OECD Vergi Terimleri Sözlüğü
S CORPORATION | Küçük ticari işletme (Small business corporation) terimine bakınız. |
SAFE HARBOUR | GÜVENLİ LİMAN İLKESİ: Vergi otoritelerinin vergi kanunlarının yorumlarını içeren tebliğler çıkardıkları durumlarda, belirli bir aralığın içinde kalan işlemlerin vergi otoriteleri tarafından daha fazla sorgulanmadan kabul edileceği ifade edilebilir. |
SALE AND LEASEBACK | SATIŞ VE KİRALAMA İŞLEMİ: Satış ve kiralamanın birlikte gerçekleştirildiği bir işlemde mal sahibi malını alıcıya satacak ki o da daha sonra aynı malı asıl sahibine kiralayacaktır. Bu yöntem bazen, ticari faaliyetlerde kullanmak amacıyla edinilmiş sabit kıymetlerin değerini tespit etmek için kullanılmaktadır. |
SALES TAX | SATIŞ VERGİSİ: Malların (bazen hizmetlerin) fiyatının bir yüzdesi olarak uygulanan vergi. Bu vergi, genellikle alıcı tarafından ödenir ancak satıcı verginin tahsil edilmesinden ve vergi otoritelerine ödenmesinden sorumludur. |
SALVAGE VALUE | HURDA DEĞERİ: Amortismana tabi iktisadi varlığın kullanımdan çekildiği zamanki değeri |
SCHEDULAR TAX SYSTEM | SEDÜLER VERGİ SİSTEMİ: Farklı kaynaklardan sağlanan gelirlerin farklı şekilde (örneğin farklı tarifeye göre) vergilendirildiği vergi sistemi; böylece farklı şekilde gerçekleştirilen vergi tarhiyatı sınaî veya ticari kar, ücret ve maaş, hisse senedi ve ortaklık payı, araziden elde edilen gelir vb. üzerinden gerçekleştirilir. |
SECOND-TIER SUBSIDIARY | İKİNCİ DERECE BAĞLI KURULUŞ: Kendisi de üçüncü bir kurum tarafından kontrol edilen vergiye tabi diğer bir kurum tarafından kontrol edilen mükellef kurum |
SECONDARY ADJUSTMENT | İKİNCİL DÜZELTME: İkincil işleme vergi uygulanması sonucu ortaya çıkan düzeltme |
SECONDARY TRANSACTION | İKİNCİL İŞLEM: Kârın doğru şekilde dağıtılmasının birincil düzeltme ile uygun olmasını sağlamak amacıyla ilk düzeltmeyi gerçekleştirdikten sonra bazı ülkelerin kendi iç mevzuatlarına göre var olduğunu ileri sürdükleri örtülü işlem |
SECRET COMPARABLE | GİZLİ EMSAL: Transfer fiyatlandırması bağlamında kullanılan terim. Bu terim, hakkındaki verilerin kamuya ya da mükellefe ifşa edilmediği ancak sadece transfer fiyatlandırması düzeltmesi yapan vergi otoritesi tarafından bilinen emsali ifade eder. |
SECTION 482 | 482 NCİ BÖLÜM: Amerikan Gelir Vergisi Kanununun (the US income tax) vergiden kaçınmayı engellemek veya gelirin doğru şekilde beyan edilmesini (sıklıkla birbiriyle ilişkili olan mükellefler arasında) sağlamak için brüt kar, indirimler, istisnalar veya mahsup konularında Amerikan Gelir İdaresine (IRS) düzeltme yapma, tahsis etme, tevzi etme yetkisi veren bölümü; kısaca Amerikan transfer fiyatlandırması kurallarını düzenleyen hükümler |
SECTION 482 WHITE PAPER | 482 NCİ BÖLÜME İLİŞKİN İDARENİN TUTUMUNU BELİRTEN RAPOR: 1988 yılında yayınlanan, gayrimaddi varlıkların satışı, lisans karşılığında verilmesi veya bu varlıkların devrini içeren işlemleri düzenlemek için yeni bir yöntem önerisinde bulunan Amerikan Hazinesi (the US Treasury Department) içinde örgütlenmiş Uluslar arası Vergi Konseyi (International Tax Counsel) tarafından şirket içi fiyatlandırma işlemlerini inceleyen araştırma |
SECURITIES | MENKUL KIYMETLER: Bir şirketin sermayesinde pay sahibi olunduğuna (örneğin hisse senedi) veya bazı kişilerin senedin hamiline borçlu olduğuna (örneğin devlet tahvilleri veya kurumlarca çıkarılan tahviller) ya da benzer yasal haklara kanıt teşkil eden belgeler |
SELF-ASSESSMENT | KİŞİSEL BEYAN: Tahakkuk eden verginin hesaplamasını onaya sunmak için mükellefin vergi matrahını (örneğin vergiye tabi geliri) ve çoğu kez vadesi geldiğinde kendisince kabul edilen vergi miktarının ödenmesi için gerçekleştirdiği hesaplamayı beyan etmesinin talep edildiği usul. Vergi otoritelerinin bu konudaki görevi (muhtemelen tesadüfü olarak seçilen) mükellefin gelirini doğru şekilde beyan edip etmediğini kontrol etmektir. |
SELF-EMPLOYED | SERBEST MESLEK ERBABI: Kendileri için çalışan ve başka biri tarafından istihdam edilmeyen kişileri ifade etmek için kullanılan terim. Şahıs işletmesinin sahibi ve yöneticisi olan kişiler veya adi şirket ortakları da serbest meslek erbabı olarak kabul edilirler. |
SENATE FINANCE COMMITTEE | AMERİKAN SENATOSU MALİ KOMİTESİ: Amerikan Senatosuna gelen yeni vergi kanunu tasarılarını görüşmek ve onaylamakla görevli komite |
SEPARATE ASSESSMENT | AYRI VERGİ TARHİYATI: Eşlerin gelirlerinin ayrı vergilendirilmesi (Separate taxation) terimine bakınız. |
SEPARATE TAXATION | EŞLERİN GELİRLERİNİN AYRI VERGİLENDİRİLMESİ: Bu tür vergilendirme, evli çiftleri toplam gelirlerine bağlı olarak vergilendirme yöntemini ifade eder. Bu şekildeki vergilendirme bazı ülkelerde bir zorunluluk iken bazı ülkelerde ise seçimlik bir uygulamadır. Eşlerin ayrı vergilendirilmesinin tercih edildiği durumlarda, karı ve koca gelir vergisinin hesaplanması bakımından ayrı bireyler olarak muamele görürler. |
SERVICE COMPANY | HİZMET ŞİRKETİ: Grubun faal olan birimleri için genel olarak yönetim, satış bilgileri, satış sonrası hizmetler veya pazar araştırması gibi destek hizmetleri sağlayan çok uluslu şirketler grubu içinde yer alan şirket |
SERVICE FEE | HİZMET BEDELİ: Hizmet verme karşılığında tahsil edilen bedel, genel olarak ticari faaliyetlerden elde edilen gelir olarak ya da serbest meslek faaliyetlerinin geçerli olduğu durumlarda serbest meslek hizmetlerinden elde edilen kazanç olarak kabul edilir. |
SEVERANCE PAYMENTS | KIDEM TAMİNATI: Bir kişiyi görevden alma veya bir kişinin işine son verme sonucunda yapılan ödeme |
SHAM TRANSACTION | MUVAZALI İŞLEM: Vergisel açıdan yok sayılacak, gerçek mahiyeti olmayan işlem |
SHARE (STOCK) OPTIONS FOR EMPLOYEES | ÜST DÜZEY YÖNETİCİLERE TANINAN ŞİRKET HİSSELERİNİ ALMA HAKKI: Bazı şirketler, yöneticilerine ya da çalışanlarına şirket hisselerini ya da hisse senetlerini gelecekte bir tarihte önceden belirlenmiş bir fiyattan satın almaları için bazı haklar tanır. Hisselerin piyasa değeri, önceden belirlenmiş satın alma fiyatının üzerine çıktığı zaman şirket, gelecekte elde edeceği başarılardan faydalanması için çalışanlarına imkân sağlar. |
SHAREHOLDER ACTIVITY | HİSSEDARLAR İÇİN GERÇEKLEŞTİRİLEN FAALİYETLER: Örneğin hissedar olarak sahip olduğu güce dayalı olarak sadece gruba bağlı bir ya da daha fazla şirkette bulunan sermaye payından dolayı çok uluslu şirketler grubunun bir üyesi (çoğunlukla ana şirket ya da belirli bir bölgede faaliyet gösteren bir holding şirketi) tarafından gerçekleştirilen faaliyetler |
SHAREHOLDERS' EQUITY | ÖZ SERMAYE: Bir kurumun toplam varlıkları eksi borç toplamı; aynı zamanda öz sermaye veya net varlıklar olarak da adlandırılır. |
SHELL COMPANY | PARAVAN ŞİRKET: Vergiden kaçınma amacıyla gerçekleştirilen uygulamaları gizlemek için paravan olarak kötü niyetli mükellefler (işletmeciler) tarafından kurulan şirket |
SHIFTING AN INCIDENCE OF TAXATION | VERGİNİN YANSIMASI: Belirli bir vergiyi nihai olarak ödeyen ekonomik birimi belirlemek. Dolaylı vergiler söz konusu olduğunda, vergi normal olarak tüketim üzerine yönelmeye meyillidir ve genel olarak mal ve hizmetlerin teslimi nedeniyle vergi ödeyen girişimci vergiyi aktarabilmek veya uygun bir şekilde fiyatlarını düzenleyerek yansıtabilmek için söz konusu vergiyi tüketicilere ödetme yolunu seçer. Bu tür vergiler açısından, girişimciler yeni ya da artan vergilerden bir kısmına katlanmaya zorlandıkları durumlarda, geriye doğru yansıtıldıkları söylenebilir. |
SHIFTING OF PROFITS | KARIN AKTARIMI: Örtülü kazanç dağıtımı (Profit shifting) terimine bakınız. |
SHORT-TERM CAPITAL GAINS | KISA VADELİ SERMAYE KAZANÇLARI: Göreli olarak kısa süre elde tutulmuş olan varlıkların elden çıkarılması karşılığında elde edilen sermaye kazançları |
SIMULTANEOUS TAX EXAMINATION | EŞ ZAMANLI VERGİ İNCELEMESİ: Eş zamanlı vergi incelemesi, OECD Model Vergi Anlaşmasının “Eş zamanlı vergi incelemeleri gerçekleştirmek” başlıklı “A Bölümü”nde tanımlandığı üzere, elde ettikleri herhangi bir bilgiyi birbirleri ile paylaşma esasına dayalı olarak gerçekleştirilen, ortak ya da ilgili bir konunun söz konusu olduğu ve mükellef ya da mükelleflerin vergi sorunları ile ilgili olarak her bir tarafın (ülkenin) kendi topraklarında incelemede bulunması için eş zamanlı ve birbirlerinden bağımsız olarak iki ya da daha fazla taraf (ülke) arasında kabul edilmiş anlaşma anlamına gelmektedir. |
SINGLE ENTITY APPROACH | TEK BİR TÜZEL KİŞİ OLARAK KABUL ETME YAKLAŞIMI: Bağlı şirket yerine daimi işyeri aracılığı ile ticari faaliyetlerini sürdüren tüzel kişileri vergilendirme yöntemi. Bu yaklaşıma göre, ana merkez ve daimi işyeri, muhasebe yönünden ve ticaret kanunları açısından ayrı tüzel kişiler olarak değerlendirilebilir olmalarına rağmen vergisel anlamda tek bir vergi mükellef olarak kabul edilirler. |
SINGLE TAXPAYER | EVLİ OLMAYAN MÜKELLEF: Vergilendirme dönemin son günü itibarı ile evli durumda olmayan kişi |
SISTER CORPORATION | KARDEŞ ŞİRKET: Kardeş şirketler (Brother-sister corporation) terimine bakınız. |
SITUS RULE | MEVKİ KURALI: Vergisel açıdan belirli bir varlığın nerede yer aldığı ya da nerede yer alabileceğini tespit eden etmenleri belirleyen vergi kanunu hükmü |
SIX MONTHS' RULE | ALTI AY KURALI: Yüz seksen üç (183) gün kuralı (One hundred and eighty-three (183) days' rule) terimine bakınız. |
SMALL BUSINESS CORPORATION | KÜÇÜK TİCARİ İŞLETME: Amerikan vergi kanunlarına göre, bu terim tamamı Amerikan vatandaşı ya da mukimi olan ancak hissedar sayının 35’den fazla olmadığı ve birden fazla türde hisse senedine sahip olmayan ülke içindeki kurumları ifade eder. |
SMALL BUSINESS RELIEF | KÜÇÜK İŞLETME MUAFİYETİ: Sadece ya da özellikle küçük işletmeler için geçerli olan vergi ayrıcalıklarını ifade etmek için kullanılan terim |
SMALL TRADERS, SPECIAL TAX REGIME FOR | KÜÇÜK ESNAFLAR (İÇİN ÖZEL VERGİ REJİMİ): Birçok ülkede küçük esnaflar, özelikle KDV açısından, istisna uygulamasının, daha düşük vergi yükünün veya daha az idari yükümlülüğün getirildiği özel vergi sistemine tabidirler. |
SOAK-UP TAX | TELAFİ EDİCİ VERGİ: Yabancı ülkede ödenen vergilerin diğer bir ülkede indiriminin mümkün olması koşuluna bağlı olan vergi ya da vergilendirme |
SOCIAL SECURITY CONTRIBUTIONS | SOSYAL GÜVENLİK KATKI PAYLARI: Gelecekte gerçekleştirilecek sosyal güvenlik ödemelerinin maliyetini karşılayabilmek için gelir vergisine tabi işçi, işveren veya serbest meslek sahiplerine getirilen ödeme yükümlülüğü |
SOLE PROPRIETORSHIP | ŞAHIS İŞLETMESİ: Tek bir gerçek kişi tarafından hususi bir şirketin tüm varlıklarına sahip olma. Şirket sahibi aynı zamanda kişisel olarak şirketin tüm borçları açısından da sorumludur. |
SOURCE OF INCOME | GELİRİN KAYNAĞI: Belirli bir gelir unsurunun kaynağı olarak düşünülen yer ya da gelirin elde edildiği düşünülen yer (ya da ülke). Gelirin kaynağı açısından hangi anlayışının kullanıldığına bağlı olarak bu hususta ulusal mevzuatlarda düzenlenen kurallar değişiklik göstermektedir. |
SOURCE PRINCIPLE OF TAXATION | VERGİLENDİRMEDE KAYNAK İLKESİ: Uluslar arası gelir akımının vergilendirilmesine yönelik ilke ki bu ilkeye göre bir ülke, mükellefin ikametgâhına bakmaksızın kaynağı kendi yetki alanında olan bir geliri vergiye tabi gelir olarak kabul etmektedir. Bu ilkeye uyarınca örneğin tam ve dar mükelleflerin ilgili ülkeden kaynaklanan gelirleri vergiye tabi tutulmaktadır. |
SOURCE RULE | KAYNAK ESASI: Belirli bir tür gelir için ülke mevzuatında ya da bir vergi anlaşmasında kaynak kavramını tanımlayan hüküm |
SPECULATIVE GAINS | SPEKÜLATİF KAZANÇLAR: Gerçekte, satın alma maliyetinden daha yüksek bir bedelle satma fikri ile edinilmiş sabit kıymetlerin elden çıkarılması sonucu elde edilen kazançlar |
SPIN-OFF | ŞİRKETİN YENİDEN YAPILANMASI: Yeni kurulan bir şirketin (veya bağlı kuruluşun) hisselerinin, esas hissedarların ilk şirketteki (ana şirketteki) hisselerinin hiçbirisinden feragat etmeden aynı hissedarlara (veya ana şirketin hissedarlarına) dağıtıldığı kurumsal yeniden örgütlenme şekli |
SPLIT-OFF | ŞİRKETİN BÖLÜNME SONUCUNDA YENİDEN YAPILANMASI: Yeni kurulan bir şirketin (veya bağlı kuruluşun) hisselerinin, esas hissedarların ilk şirketteki (ana şirketteki) hisselerinin bir kısmından feragat etmeleri sonucu aynı hissedarlara (veya ana şirketin hissedarlarına) dağıtıldığı kurumsal yeniden örgütlenme şekli |
SPLIT-UP | AYIRMA ŞEKLİNDE ŞİRKET YENİDEN YAPILANMASI: Bu tür yapılanmada, ana şirketin hissedarları ilgili şirketin tasfiyesi ve dağıtımdan hemen önce ana şirketin kontrol ettiği ya da kurduğu şirketin yeni hisselerini elde etmeleri karşılığında tasfiye edilen şirketteki tüm hisselerinden vazgeçerler. |
SPREAD | ALIŞ-SATIŞ FARKI: Bu kavram, mali işlemler açısından söz konusu olan kar marjını ifade etmek için birçok bağlamda kullanılabilir. Örneğin, vadeli işleme (opsiyon) ilişkin alış-satış farkı varlığın işlem tarihindeki cari piyasa fiyatı ile vadeli işlem fiyatı arasındaki fark kadardır. |
STAMP DUTIES | DAMGA RESMİ (DAMGA VERGİSİ): Pasaport, tapu senedi, mülkiyetin devri için hazırlanan sözleşmeler ve benzerleri gibi resmi belgelerin düzenlenmesi üzerine alınan vergi. Damga vergisi, genellikle mevzubahis belgeye yapıştırılan bir pul yoluyla tahsil edilir. |
STATUTE OF LIMITATIONS | ZAMANAŞIMI: Verginin tahsili ya da vergi otoritesi ya da daha alt kademe mahkeme ve benzerlerinin kararlarını temyiz etmek gibi belirli bir yasal işlemin gerçekleştirilme süresini sınırlandıran kural |
STOCK | HİSSE SENEDİ/HİSSE: Herhangi bir kuruma ilişkin mülkiyeti temsil eden hisse senetleri veya herhangi bir kurumdaki hisse veya sermaye payı |
STOCK DIVIDENDS | HİSSE SENEDİ ŞEKLİNDE ÖDENEN TEMETTÜ: İlgili şirket tarafından şirkete ait yeni hisse senetleri şeklinde şirket ortaklarına yapılan temettü dağıtımı |
STOCK EXCHANGE TURNOVER TAX | BORSA MUAMELELERİ VERGİSİ: Menkul kıymetlerin borsada satışı üzerinden alınan vergi |
STOCK OPTION | 1. HİSSE SENEDİ OPSİYONU: Önceden belirlenmiş bir süre içinde belirli bir fiyattan hisse senetlerini alma ya da satma hakkı
2. İŞÇİLERİN ÇALIŞTIKLARI ŞİRKETİN HİSSE SENETLERİNİ SATIN ALMALARI |
STRIPPED BOND | KUPONSUZ TAHVİL/BORÇ SENEDİ: Faiz kuponları bulunmayan ve ayrı olarak satılan tahvil ya da borç senedi |
SUBPART F | TALİ BÖLÜM F: ABD dışında elde edilen kazançların vergisi ödenmeden kişilerin eline geçmesini engellemek için kontrol edilen yabancı kurumların Amerikalı hissedarlarının vergilendirilmesini sağlamakla ilgili bölümlerinden bahseden Amerikan vergi hukuku terimi |
SUBPOENA | YERİNE GETİRMEME HALİNDE CEZALANDIRMA/MAHKEME CELBİ: Latince yerine getirmeme nedeniyle verilen ceza; vergiye ilişkin olarak davada kovuşturmanın gerçekleştirilebilmesi amacıyla gerekli olan belgenin gönderilmesi için ya da şahidin mahkemeye iştirak etmesini zorunlu kılmak için bir mahkeme (ya da mahkeme yetkilisi) tarafından gönderilen yazılı emir |
SUBSIDIARY COMPANY | BAĞLI ŞİRKET: Diğer bir şirket (örneğin ana şirket) tarafından fiilen kontrol edilen şirket. Vergisel açıdan bir şirketin diğer bir şirketin bağlı şirketi olup olmadığını belirlemek için hisse oranı dâhil çok sayıda kriter kullanılabilir. |
SUBSTANCE OVER FORM DOCTRINE | ÖZÜN ÖNCELİĞİ İLKESİ: Vergiden kaçınma amacıyla kullanılan gerçek dışı işlemleri engellemek için vergi otoritelerine sözleşmelerinin kanuni şeklini göz ardı ederek bu sözleşmelerin gerçek mahiyetini dikkate alma hakkı tanıyan ilke |
SUBSTANTIAL PRESENCE TEST | ÖNEMLİ ÖLÇÜDE BULUNMA KRİTERİ: Bir ülkede fiziksel olarak bulunmak gibi gün sayısına dayalı olarak ikametgâh durumunu belirlemek için kullanılan kriter |
SUPER ROYALTY PROVISION | ROYALTİLERE İLİŞKİN ÜSTÜN YETKİLERLE DONATILMIŞ KANUNİ HÜKÜM: 1986 yılında yürürlüğe giren Amerikan gelir vergisi reformu, gayrimaddi varlığa atfedilebilen gelir ile orantılı olmamaları durumunda, emsallere uygunluk ilkesini esas alarak, gayrimaddi varlığın devir tarihinde ilişkili yabancı şirketlere devri karşılığında yapılan royalti ödemelerini Amerikan Gelir İdaresinin (IRS) gelecekte düzeltebilmesine imkân tanımıştır. Bu kanun hükmü, royaltilere ilişkin üstün yetkilerle donatılmış kanuni hüküm (Super royalty provision) olarak adlandırılmaktadır. |
SUPPLEMENTAL ASSESSMENT | İKMALEN TARHİYAT: İlk tarhiyatın maddi açıdan eksik ya da doğru olmadığı durumlarda vergi yükümlülüğünün vergi otoritelerin takdirine bağlı olarak tespit edilmesi |
SURCHARGE | EK VERGİ: Normal vergi ya da harç üzerinden hesaplanan ve normal vergi ya da harca eklenen ek tutar. Başka bir deyişle, ek verginin hesaplandığı matrah normal ya da esas olarak ödenmesi gereken vergi ya da harç tutarıdır. |
SWAP | SWAP: Anaparanın itibari tutarını esas alarak hesaplanan ödemeleri birbiri ile takas etmek üzerinde iki tarafın anlaştığını gösteren türev finansal araç. Klasik vadeli faiz oranı swap anlaşmasında iki taraf aynı vadeye ve aynı ödeme tarihine sahip aynı miktardaki borca dayalı olarak belirlenen faiz ödemesini takas etmeyi sözleşmeye bağlar; bu sözleşmelerde bir taraf, diğer tarafın değişken oranlı faiz ödemesi yapması karşılığında sabit oranlı faiz ödemesinde bulunmayı taahhüt eder ya da tam tersi bir durum söz konusu olur. |
SYNDICATE | ORTAK GİRİŞİM: Katılımcıların tek başlarına gerçekleştiremedikleri ya da gerçekleştirmek istemedikleri bir projeyi (işi) üstlenmek için iş ortaklığı oluşturan bir grup kişi |
All intellectual property and legal rights of OECD Glossary of Tax Terms are owned by Organisation for Economic Co-operation and Development (OECD).
OECD Glossary of Tax Terms is translated into Turkish by Ramazan Biçer, a partner at Centrum Consulting but it does not reflect the official translation.
Copying, duplicating, publishing and releasing of OECD Glossary of Tax Terms without official and prior permission by OECD mean that OECD's intellectual property and legal rights are violated.
OECD Glossary of Tax Terms is translated into Turkish by Ramazan Biçer, a partner at Centrum Consulting but it does not reflect the official translation.
Copying, duplicating, publishing and releasing of OECD Glossary of Tax Terms without official and prior permission by OECD mean that OECD's intellectual property and legal rights are violated.