DUYURU: 13.06.2020/112
25.01.2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan “2018/11185 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı” ve “Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin 2018-32/46 No.lu Tebliğ” ile yurt içi ve yurt dışında kullanılan döviz kredilerine kısıtlamalar getirilmiş, kredi kullanım tarihinde 15 Milyon ABD Doları ve üzerinde döviz cinsinden kredi borcu bulunan firmalar sözü edilen kısıtlamaların dışında bırakılmış ve konuya ilişkin açıklamalarımız 07.02.2018 tarihinde yayımladığımız Duyuruda yer almıştı.
Akabinde, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından 17.02.2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan “Döviz Pozisyonunu Etkileyen İşlemlerin Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Tarafından İzlenmesine İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmelik” ile, 15 Milyon ABD Doları ve üzerinde döviz ve dövize endeksli kredi borcu bulunan (yukarıda belirtilen kısıtlamaların dışında kalan) kurumlara;
- Döviz pozisyonlarını etkileyen işlemleri üç aylık dönemler halinde TCMB’ye bildirme,
- Bildirilen verilerin doğruluğunun sağlanmasına adına ilgili veriler için bağımsız denetim yaptırma
zorunluluğu getirilmişti. Sözü edilen düzenleme ile ilgili açıklamalarımız ise 06.03.2018 tarihinde yayımladığımız Duyuruda yer almıştı.
Son olarak da, Covid 19 sürecinin işletme faaliyetlerinde yarattığı aksaklıklar sebebiyle;
- Normal süresi 31.03.2020 olan Sistemik Risk Veri Takip Sistemi 2019 yılı yıllık raporlarının bildirim süresi 30.04.2020 tarihine,
- Normal süresi 31.05.2020 olan denetim süresi ise 30.06.2020 tarihine
uzatılmıştı. (12.05.2020 tarihli Duyurumuz)
Bu defa, TCMB tarafından bildirim yükümlülüğü bulunan şirketlere gönderilen “08.06.2020 tarihli Yazı”da, belirlenen formattaki mali tablo verilerinin TCMB’ye haftalık olarak bildirilmesi talep edilmiştir. Buna göre, anılan şirketlerce Hazine ve Maliye Bakanlığınca yayımlanan Tek Düzen Hesap Planı gereklerine uygun olarak hazırlanmış olan yasal mali tablo verilerinin, bu linkte yer alan Form ile yabancı para ve TL ayrımında raporlanması gerekmektedir.
Sözü edilen raporlama yükümlülüğü kapsamında, her hafta Pazar günü akşamı itibarıyla hazırlanacak olan mali veriler, takip eden hafta Salı günü mesai saati bitimine kadar “kurumsalizleme@tcmb.gov.tr” e-posta adresine iletilecektir. İlk haftalık bildirimin 8-14 Haziran 2020 haftası için 16 Haziran 2020/Salı günü mesai saati bitimine kadar TCMB’ye iletilmesi gerekmektedir.
Haftalık mali tablo çıkarılmasının şirketlerin mevcut potansiyeli ve ülkemizdeki bilgi ve belge akış süreçleri bakımından mümkün olmadığı; haftalık bildirim yapma yükümlülüğünün ilgili mevzuatta yer almadığı ve bir yazı ile yükümlülük ihdas edilmesinin mevzuata uygun olmadığı gibi gerekçeler ile, kamuoyunda düzenlemeye ilişkin tereddütler oluştuğunu ve bazı sivil toplum kuruluşlarınca bu tereddütlerin dile getirildiğini belirtmek isteriz.
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Kanunu’nun 44. maddesinde, bankanın gerçek ve tüzel kişilerin döviz pozisyonunu etkileyen işlemlerini izlemek amacıyla belirleyeceği gerçek ve tüzel kişilerden her türlü bilgi ve belgeyi istemeye yetkili olduğu ve istenilecek bilgi ve belgelerin kapsamı, toplanma ve izlenme yöntemi, doğruluğunun denetimi, paylaşımı, destek hizmeti temini de dahil olmak üzere usul ve esasları belirlemeye yetkili kılındığı hükmedilmiştir. Bu yetki kapsamında 17.02.2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan “Döviz Pozisyonunu Etkileyen İşlemlerin Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Tarafından İzlenmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik” ile söz konusu bildirimlerin üçer aylık ve yıllık dönemler halinde yapılması öngörülmüştür. Diğer bir deyişle, anılan Yönetmelikte haftalık bildirim yükümlülüğüne ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Kapsama giren tüm şirketleri ilgilendiren nitelikte bir yükümlüğünün yukarıda yer verilen Kanun maddesinde tanınan yetki çerçevesinde TCMB tarafından düzenlenen bir yazı ile öngörülmesinin (en azından) alışılmış düzenin dışında bir uygulama olduğunu ifade etmek gerekir.
Diğer yandan, haftalık bildirim yükümlülüğü kapsamındaki şirketlerin muhasebe iş süreçleri ve kapasiteleri ile ülkemizdeki bilgi ve belge akış süreçlerinin bu düzenlemeye uygun olduğunu kabul etmek de pek mümkün görünmemektedir. Ayrıca, tüm dünyayla birlikte ülkemizi de etkileyen Pandemi (Covid 19) sürecinin de duruma olumsuz yönde katkı yaptığı malumdur. Pandemi nedeniyle getirilen kısıtlamaların kaldırılmasıyla birlikte, ertelenen pek çok mali yükümlülüğün Haziran/2020 dönemi ile birlikte yerine getirilmeye gayret edilmesi, bu kapsamda yasal defter ve kayıtların tamamlanmasına yönelik çalışmalara başlanması, bir çok şirketin mali işlerinde ciddi boyutta yoğunluk oluşturmaktadır.
Halka açık şirketler yönünden ise farklı bir durum daha bulunmaktadır. Şöyle ki, halka açık şirketler herhangi bir kuruma yatırımcıları ilgilendirebilecek nitelikte bir bilgi açıklamak durumunda olduklarında, bu bilgileri aynı anda Kamuyu Aydınlatma Platformu (KAP)’da açıklamak durumundadır. Dolayısıyla, söz konusu haftalık mali verilerin TCMB’ye iletilmesinin KAP’ta da açıklanması gerektiği ileri sürülebilir. Konu ilgili şirketler tarafından Sermaye Piyasası Kurulu(SPK)’na intikal ettirilmiş olup, SPK tarafından şirket bazında gayri resmi şekilde cevap verilerek TCMB’na iletilecek haftalık mali verilerin KAP’ta açıklanmasına gerek bulunmadığı bildirilmiştir. Konuya ilişkin olarak henüz resmi bir açıklama yapılmamıştır.
Diğer yandan, TCMB kendisine gelen soruları dikkate alarak “Kurumsal İzleme Haftalık Veri Formuna İlişkin Sıkça Sorulan Sorular” başlıklı bir çalışma yayımlamıştır. Söz konusu metne bu link üzerinden ulaşabilirsiniz.
Son olarak, sözü edilen TCMB yazısına istinaden ilgili şirketlerce gerekli veri bildiriminin yapılmaması, doğru veya eksiksiz gerçekleştirilmemesi ya da olumsuz görüş verilmesini gerektiren durumların düzeltilmemesi hallerinde, 1211 sayılı Kanun’nun 68. maddesine göre işlem başlatılabileceği ve bu kapsamda bin günden iki bin güne kadar adli para cezasına hükmolunabileceğini belirtmek isteriz. 2020 yılında geçerli adli para cezası günlük asgari 20 TL, azami adli para cezası ise günlük 100 TL olarak uygulanmaktadır. Bu sınırlar dahilinde uygulanacak olan cezanın miktarı adli mahkemeler tarafından belirlenmektedir. Adli para cezasının ödenememesi durumunda hapis cezasına kadar varabilen yaptırımlar söz konusu olmaktadır.
Saygılarımızla.