![7104 Sayılı Kanun (KDV ve Diğer Vergi Düzenlemeleri)](https://vergiport.com/blog/uploads/images/image_750x_5f805f979abbd.jpg)
Rehber: 2018/04
Rehber: 2018/04
KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU İLE İLGİLİ DÜZENLEMELER
Arsa Karşılığı İnşaat İşlerinde Teslimin Konusu Belirlenmiştir: (Yürürlük Tarihi: 06.04.2018)
Hasılat Esaslı Vergilendirme Yeniden İhdas Edilmiştir: (Yürürlük Tarihi: 01.01.2019)
6 Nisan 2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan “7104 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu Ve Bazı Kanunlar İle 178 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile, başta katma değer vergisi mevzuatı olmak üzere, çeşitli mevzuat hükümlerinde değişiklik yapılmıştır.
Söz konusu Kanun ile vergi mevzuatında yapılan düzenlemeler özetle aşağıdaki gibidir.
Katma Değer Vergisi (KDV) Kanunu’nun 2/5. maddesine eklenen cümle ile, arsa karşılığı inşaat işlerinde, arsa sahibi ile müteahhit arasındaki trampa işleminde tarafların teslim ettiği malların mahiyetine ilişkin belirleme yapılmıştır.
Buna göre, arsa karşılığı inşaat işlerinde, arsa sahibi tarafından konut veya işyerine karşılık müteahhide arsa payı teslimi, müteahhit tarafından arsa payına karşılık arsa sahibine konut veya işyeri teslimi yapılmış sayılacaktır.
Ayrıca, anılan Kanunun 27. maddesine eklenen fıkra ile, arsa karşılığı inşaat işlerine ilişkin bedelin tespitinde, müteahhit tarafından arsa sahibine bırakılan konut veya işyerinin, Vergi Usul Kanunu’nun 267. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan ikinci sıradaki maliyet bedeli esasına göre belirlenen tutarın esas alınacağı hükme bağlanmıştır.
KDV Kanunu’nun 8/1. maddesine eklenen (ç) bendi ile, müzayede mahallerinde yapılan satışlarda bu satışları yapanların verginin mükellefi olduğu belirlenmiştir.
Ayrıca, aynı Kanun maddesinin ikinci fıkrasında değişiklik yapılarak, fazla veya yersiz hesaplanan ve Hazineye ödenen verginin, iade edilmesi için işlemle ilgili beyanların düzeltilmesi ve fazla veya yersiz hesaplanan verginin satıcı tarafından alıcıya geri verilmesi şartları getirilmiştir.
KDV Kanunu’nun 12/1. maddesinin (a) ve (b) bentlerinde değişiklik yapılarak malların 4458 sayılı Gümrük Kanununa göre faaliyette bulunan gümrüksüz satış mağazalarında satılmak üzere bu mağazalara veya bunların depolarına tevdi edilmesi suretiyle yapılan teslimlerin de ihracat sayılacağı belirlenmiştir. Böylelikle, söz konusu mağazaların ithal ettikleri ürünler üzerinden KDV ödenmemesi karşısında, yerli üreticilerin bu mağazalara yapacakları teslimlerin de KDV’den istisna edilmesi sağlanmış ve yerli firmaların dezavantajlı durumu ortadan kaldırılmıştır.
KDV Kanunu’nun 13/1. maddesine eklenen bentler ile çeşitli konularda teslim ve hizmetlere istisnalar getirilmiştir. Söz konusu istisnalar, kanun metodolojisi bakımından bu maddenin kapsamına girmemekle birlikte bu maddede düzenlendiği görülmektedir.
Ayrıca anılan Kanunun 32. maddesi uyarınca, bu maddede belirlenen işlemlere ilişkin olarak yüklenilen vergi, indirime konu edilebileceğinden ihdas edilen istisnalar, tam istisna kapsamında olacaktır.
Buna göre, yapılan düzenlemeyle tam istisna kapsamına alınan teslim ve hizmetler şunlardır:
Türkiye’de yerleşmiş olmayan yabancı uyruklu gerçek kişilere söz konusu hizmetlerle birlikte sağlanan diğer teslim ve hizmetler yukarıda açıklanan istisnanın kapsamına dahil edilmemiştir.
Ayrıca istisna kapsamında alınan makina ve teçhizatın, teslim tarihini takip eden takvim yılının başından itibaren üç yıl içinde, Ar-Ge, yenilik ve tasarım faaliyetleri dışında kullanılması veya elden çıkarılması hallerinde, zamanında alınmayan vergi alıcıdan, vergi ziyaı cezası uygulanarak gecikme faizi ile birlikte tahsil edilecektir. Zamanında alınmayan vergiler ile vergi cezalarında zamanaşımı, verginin tarhını veya cezanın kesilmesini gerektiren durumun meydana geldiği tarihi takip eden takvim yılının başından itibaren başlayacaktır.
KDV Kanunu’nun 17/4. maddesinin (c) bendine yapılan ekleme ile, adi ortaklıkların ortaklık payını temsil eden hisse senetlerinin nama yazılı olması kaydıyla, aktif ve pasifiyle bütün halinde sermaye şirketine dönüşmesi ve adi ortaklığın sahiplerinin şirketten, devir bilançosuna göre hesaplanan öz sermayesi tutarında ortaklık payı alması işlemi KDV’den (kısmi istisna şeklinde) istisna tutulmuştur.
Böylece, adi ortaklıkların sermaye şirketine devrolmasının bu madde kapsamında istisnaya tabi olup olmayacağı hususundaki tereddütler sonlandırılırken, doğrudan sermaye şirketine dönüşmesi işlemi de kısmi istisna kapsamına alınmıştır.
Ayrıca, aynı maddenin (g) bendine yapılan ekleme ile konfeksiyon kırpıntılarının teslimi de istisna kapsamına alınmıştır.
Gümrük antrepoları ve geçici depolama yerleri ile gümrük hizmetlerinin verildiği gümrüklü sahalarda, ithalat ve ihracat işlemlerine konu mallar ile transit rejim kapsamında işlem gören mallar için verilen ardiye, depolama ve terminal hizmetlerine yönelik katma değer vergisi istisnası, KDV Kanunu’nun 17/4’üncü maddesinin (o) bendinde düzenlenmekteydi.
Bu defa, söz konusu istisna, anılan Kanun maddesinin (o) bendinden çıkarılarak yeni ihdas edilen (ö) bendinde aynı şekliyle yeniden düzenlenmiştir.
Ayrıca anılan Kanunun 30’uncu maddesinin (a) bendine eklenen hükümle, 17/4’üncü maddenin (ö) bendi uyarınca katma değer vergisinden istisna edilen işlemlerin hesaplanan katma değer vergisinden indirilebileceği belirlenmiştir.
Böylelikle, gümrük antrepoları ve geçici depolama yerleri ile gümrük hizmetlerinin verildiği gümrüklü sahalardaki, ithalat ve ihracat işlemlerine konu mallar ile transit rejim kapsamında işlem gören mallar için verilen ardiye, depolama ve terminal hizmetlerine yönelik istisna uygulamasına devam edilirken bunlara ilişkin olarak yüklenilen katma değer vergisinin indirim ve iadesine imkân sağlanmıştır.
KDV Kanunu’nun 23/1. maddesine eklenen bent hükmü ile, ikinci el motorlu kara taşıtı veya taşınmaz ticaretiyle iştigal eden mükelleflerce, KDV mükellefi olmayanlardan veya mükellef olanlardan istisna kapsamında alınarak vasfında esaslı değişiklik yapılmaksızın satılan ikinci el motorlu kara taşıtı veya taşınmazların tesliminde matrahın, alış bedeli düşüldükten sonra kalan tutar olacağı belirlenmiştir.
Yapılan bu değişiklikle, motorlu kara taşıtları ile taşınmazların, KDV mükellefi olanlardan alınmasında katma değer vergisi hesaplanmasına karşın mükellef olmayanlardan ya da istisna kapsamında olanlardan alınmasında katma değer vergisi hesaplanmaması şeklinde oluşan ikili durum ortadan kaldırılmıştır.
Böylece, vergi kaynaklı ikili durum bertaraf edilmek suretiyle haksız rekabetin önüne geçilmesi amaçlanmış olup ayrıca motorlu kara taşıtları ile taşınmazların alım satımına yönelik piyasadaki kayıtdışılığın azaltılmasına yönelik önemli bir adım atılmıştır.
KDV Kanunu’nun 29/2. maddesinin 2. cümlesinde yer alan “teslim ve hizmetin gerçekleştiği vergilendirme döneminde” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.
Böylece, indirimli orana tabi teslim ve hizmetler nedeniyle teslim ve hizmetin gerçekleştiği vergilendirme döneminden sonra ortaya çıkan giderler (örneğin garanti giderleri) veya yapılan indirimler dolayısıyla yüklenilen ve indirim yoluyla telafi edilemeyen KDV’nin iade hesabına dahil edilmesine imkan sağlanmıştır.
KDV Kanunu’nun 29/3. maddesinde yapılan değişiklik ile, mükelleflerce indirim hakkı, vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılı sonuna kadar kullanılabilirken, 2019 yılından itibaren takip eden takvim yılı sonuna kadar kullanılabilmesine imkan sağlanmıştır.
KDV Kanunu’nun 29/4. maddesinde yapılan değişiklik ile, Vergi Usul Kanunu’nun 322. maddesine göre değersiz hale gelen alacaklara ilişkin hesaplanan ve beyan edilen katma değer vergisinin, alacağın zarar yazıldığı vergilendirme döneminde indirim konusu yapılmasının önü açılmıştır. Ancak söz konusu KDV tutarı Vergi Usul Kanunu’nun 323. maddesine göre karşılık ayrılmak suretiyle gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alındıysa, indirime konu olabilmesi için öncelikle, gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde gelir olarak dikkate alınması gerekmektedir.
Buna karşın, söz konusu Kanunun 30. maddesine eklenen fıkra hükmü ile, değersiz hale gelen alacaklara ilişkin alıcı tarafından ödenmeyen katma değer vergisinin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden indirilemeyeceği hüküm altına alınmıştır.
KDV Kanunu’nun 30/1. maddesinin (a) bendinde değişiklik yapılarak kısmi istisna kapsamında olan ve dolayısıyla bunların maliyetleri içerisinde yer alan KDV’nin indirimine izin verilmeyen;
nedeniyle yüklenilen KDV’nin indirim ve iadesine imkan sağlanmıştır.
KDV Kanunu’nun 30/1. maddesinin (c) bendine eklenen parantez içi hükme göre, VUK’un 315. maddesine göre Maliye Bakanlığınca belirlenen faydalı ömürlerini tamamladıktan sonra zayi olan veya istisna kapsamında teslim edilen amortismana tabi iktisadi kıymetlere ilişkin yüklenilen KDV ile faydalı ömrünü tamamlamadan zayi olan veya istisna kapsamında teslim edilen amortismana tabi iktisadi kıymetlere ilişkin yüklenilen KDV’nin kullanılan süreye isabet eden kısmı indirilebilecektir.
Anılan Kanun maddesinin (d) bendinde değişiklik yapılmak suretiyle, transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazançlar ile Gelir Vergisi Kanunu’nun 41/1-5. maddesine göre işletme aleyhine oluşan farklara ilişkin ithalde veya sorumlu sıfatıyla ödenen KDV’nin yanı sıra Türkiye’deki işlemler nedeniyle satıcıya ödenen ve satıcı tarafından da ilgili vergilendirme döneminde beyan edilerek ödenen KDV’nin alıcı tarafından indirilebileceği belirlenmiştir.
KDV Kanunu’nun 32/1. maddesinde yapılan değişiklik ile, iade hakkı doğuran işlemler nedeniyle yüklenilen ve indirim yoluyla giderilemeyen KDV’nin iadesinin talep edilebileceği süre Kanunda açıkça belirlenmektedir. Sözü edilen açık belirleme öncesinde bu süre (tarhiyat ve düzeltme zamanaşımı sürelerine paralel olarak) 5 yıl olarak uygulanmaktaydı.
Buna göre, indirilemeyen KDV’nin iadesi için işlemin gerçekleştiği dönemi izleyen ikinci takvim yılının sonuna kadar talep edilmesi gerekmektedir.
Ayrıca, anılan Kanun maddesinin 3. fıkrasında yapılan değişiklik ile, imal ettikleri malları bizzat ihraç eden imalatçılara, yüklenilen KDV yerine sektörler itibarıyla ihracat bedelinin belli bir oranına kadar iade yaptırabilme hususunda Maliye Bakanlığı’na yetki verilmiştir.
KDV Kanunu’nun 36. maddesinde değişiklik yapılarak, süresi içinde iadesi talep edilmeyen ve indirim yoluyla giderilmek üzere sonraki dönemlere devrolunan katma değer vergisini gelir ve kurumlar vergisi matrahlarının tespitinde gider olarak yazılmasına imkan verme ve iade hakkı doğuran işlemlerle ilgili iade talebinde bulunulabilecek asgari tutarı belirleme hususlarında Bakanlar Kurulu’na yetki verilmiştir.
Ayrıca, anılan Kanun maddesine eklenen bent ile, belirlenen çeşitli kriterler çerçevesinde vergisel uyum düzeyi yüksek mükelleflerin iade işlemlerinin kolaylaştırılması; vergisel uyum düzeyi düşük olan riskli mükelleflerin iade işlemlerinin ise daha detaylı kontrol edilebilmesine yönelik usul ve esasların belirlenmesi hususunda Maliye Bakanlığı’na yetki verilmiştir.
KDV Kanunu’nun mülga 38. maddesi “Hasılat esaslı vergilendirme” başlığıyla birlikte yeniden düzenlenmiştir.
Buna göre;
Ayrıca, bilanço esasına göre defter tutan gelir vergisi mükelleflerinden, yıllık iş hacimleri ikinci sınıf tüccarlar için belirlenen ilgili haddin iki katına kadar olanları hasılat esaslı vergilendirme usulü kapsamına alma hususunda Bakanlar Kurulu’na; bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirleme hususunda Maliye Bakanlığı’na yetki verilmiştir.
KDV Kanunu’nun geçici 20/1’inci maddesine “oyun” ibaresi eklenmiş olup teknoloji geliştirme bölgesi ile ihtisas teknoloji geliştirme bölgesinde faaliyette bulunan girişimciler için kazançlarının gelir veya kurumlar vergisinden istisna bulunduğu süre içinde münhasıran bu bölgelerde ürettikleri ve sistem yönetimi, veri yönetimi, iş uygulamaları, sektörel, internet, mobil ve askeri komuta kontrol uygulama yazılımı şeklindeki teslim ve hizmetlere yönelik istisna uygulamasının kapsamına, oyun yazılımları da alınmıştır.
Ayrıca aynı Kanun maddesine eklenen cümle hükmü ile, yukarıda ifade edilen işlemlere ilişkin olarak yüklenilen katma değer vergisinin indirime konu edilmesinin önü açılmış; bu suretle söz konusu istisna, tam istisna kapsamına alınmıştır.
KDV Kanunu’nun 46’ncı maddesinin beşinci fıkrasında yapılan değişiklik ile, Maliye Bakanlığı’na, işletme hesabı esasına göre defter tutan mükelleflerin ödeme zamanını, beyannamenin verildiği ayı takip eden ikinci ayın sonuna kadar uzatma ve işlemin mahiyetini göz önünde tutarak katma değer vergisinin işlemden önce ödenmiş olması şartını koyma hususlarında yetki verilmiştir.
Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 80/3. maddesinde yapılan değişiklik ile, taksi, dolmuş, minibüs ve umum servis araçlarına ait ticari plakaların elden çıkarılmasından doğan kazançların tamamı gelir vergisinden müstesna hale getirilmiştir.
Ayrıca, anılan Kanuna eklenen geçici 88. madde ile, taksi, dolmuş, minibüs ve umum servislere ait ticari plakaların, 06.04.2018 tarihinden önce elden çıkarılmasından doğan kazanç ve iratlarla ilgili olarak vergi incelemeleri veya takdir işlemlerine istinaden herhangi bir vergi tarhiyatının yapılmayacağı, vergi cezasının kesilmeyeceği, daha önce yapılmış olan tarhiyatlardan ve kesilmiş cezalardan varsa açılmış davalardan feragat edilmesi kaydıyla vazgeçileceği, tahakkuk eden tutarların terkin edileceği belirlenmiştir. Ancak bunlara ilişkin tahsil edilen tutarlar red ve iade edilmeyecektir.
Öte yandan, Harçlar Kanunu’na bağlı (2) sayılı Tarifenin “I. Değer veya ağırlık üzerinden alınan nispi harçlar:” başlıklı bölümünün 1. fıkrasına eklenen paragraf ile, taksi, dolmuş, minibüs ve umum servis araçlarına ait ticari plakaların devrine ilişkin işlemlerde, alım satım bedeli üzerinden binde 30 oranında harç alınması hükme bağlanmıştır.
Özel Tüketim Vergisi Kanunu’nun 5/2. maddesinde yapılan değişiklik ile, Kanuna ekli (III) ve (IV) sayılı listelerdeki malların, gümrüksüz satış mağazalarına veya bunların depolarına satılmak üzere teslim edilmesi istisna kapsamına alınmıştır.
Ayrıca, aynı Kanun maddesine eklenen fıkra hükmü ile, ihraç edilen veya gümrüksüz satış mağazalarına veya bunların depolarına satılmak üzere teslim edilen malların, alış faturaları ve benzeri belgeler üzerinde gösterilen ve beyan edilen özel tüketim vergisinin ihracatçıya veya gümrüksüz satış mağazalarına veya bunların depolarına mal teslim edenlere iade edileceği belirlenmiştir. Bu mallara ait verginin iadesine ilişkin usul ve esaslar, Maliye Bakanlığınca belirlenecektir.
178 sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 20/2’nci maddesine eklenen (d) bendi ile, Vergi Denetim Kuruluna bağlı olarak “Katma Değer Vergisi İade İncelemeleri Grup Başkanlığı” kurulması hükme bağlanmıştır.
Diğer yandan, Vergi Usul Kanunu’nun 140/1’inci maddesinin altıncı bendinde değişiklik yapılarak, KDV iade incelemelerinin en fazla üç ay içinde bitirilmesinin esas olduğu ön görülmüştür. Bu süre içinde incelemenin bitirilememesi halinde, tam KDV iade incelemelerinde iki ayı geçmemek üzere ek süre verilebilecektir. İnceleme sürelerine ilişkin hükmün yürürlük tarihi olarak 01.01.2019 tarihi belirlenmiştir.
3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununa 8/A maddesi eklenmiştir. “Serbest muhasebeci mali müşavirlere rapor düzenlettirme yetkisi ve sorumluluk” başlıklı bu madde uyarınca, Maliye Bakanlığı’na, serbest muhasebeci mali müşavirlere, beyannamelerini imzaladıkları dönem ve mükelleflerle sınırlı olmak kaydıyla, KDV Kanunu kapsamında yapılacak iadeye dayanak teşkil edecek rapor düzenlettirme, bu kapsamda rapor düzenleyecek serbest muhasebeci mali müşavirlerde aranacak nitelik ve şartlar ile rapor düzenlenebilecek iade türlerini ve azami iade tutarlarını tespit etme, rapor düzenleme yetkisini, belirleyeceği usul ve esaslara göre yapılan eğitimlere katılma ve başarılı olma şartına bağlama ve uygulamaya ilişkin diğer usul ve esasları belirleme hususlarında yetki verilmiştir.
Serbest muhasebeci mali müşavirler, iadeye ilişkin düzenledikleri raporların doğru olmasından sorumlu olacaklar ve düzenledikleri raporun doğru olmaması halinde, rapor kapsamı ile sınırlı olmak üzere, ziyaa uğratılan vergilerden ve kesilecek cezalardan mükellefle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulacaklardır.
Vergi Usul Kanunu’nun 256. maddesinin son cümlesinde değişiklik yapılarak, mükelleflerin defter ve belgelerle diğer kayıtlarının ibraz zorunluluğu kapsamına, 3568 sayılı Kanunun 8/A maddesi uyarınca düzenlenecek KDV iadesine dayanak teşkil eden rapora konu hesap ve işlemlerin doğrulanması için gerekli kayıt ve belgelerle sınırlı olmak üzere, bunlar çerçevesinde defter ve belgelerin tetkiki (karşıt inceleme) amacıyla serbest muhasebeci mali müşavirlerin talep edecekleri bilgiler de dahil edilmiştir.
Saygılarımızla.