
Rehber: 2019/01
Rehber: 2019/01
Ödeme Emrine İtiraz Edilmemesi Veya İtirazın Hükümden Düşürülmesi
KONKORDATOYA İLİŞKİN DÜZENLEMELER (Yürürlük Tarihi: 19.12.2018)
Denetim Raporu ve Makul Güvence
Denetim ve Denetim Raporları Sorumluluğunun Kapsamı
Görevlendirilecek Komiserin Seçilmesi
Kesin Mühletin Erken Sonlanması
ARABULUCULUK MÜESSESİNE İLİŞKİN DÜZENLEMELER (Yürürlük Tarihi: 19.12.2018)
Alacak ve Tazminat Taleplerinde Dava Şartı Olarak Arabuluculuk Kurumu
İş Uyuşmazlıkları İle Ticari Uyuşmazlıklarda Uygulanacak Arabuluculuk Sisteminin Esasları
7155 SAYILI ABONELİK SÖZLEŞMESİNDEN KAYNAKLANAN PARA ALACAKLARINA İLİŞKİN TAKİBİN BAŞLATILMASI USULÜ HAKKINDA KANUNDA YER ALAN MALİ DÜZENLEMELER
19.12.2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan “7155 Sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun Kanun” ile, çeşitli mevzuat hükümlerinde değişiklik yapılmıştır.
Söz konusu Kanun ile mali mevzuatta yapılan düzenlemeler özetle aşağıdaki gibidir.
6502 sayılı Kanunda ve diğer mevzuatta düzenlenen abonelik sözleşmeleri ile bu sözleşmelerin ifası amacıyla tüketiciye sunulup bedeli faturaya yansıtılan mal veya hizmetten kaynaklanan ve avukatla takip edilen para alacaklarına ilişkin icra takipleri, ancak elektronik yöntemle başlatılabilecektir. Aksi hâlde icra dairesi takip talebini reddedecektir.
Söz konusu düzenleme, 19.12.2018 tarihinden sonra derdest olan takipler hakkında uygulanacaktır.
Abonelik sözleşmelerinden kaynaklanan takip işlemlerinin elektronik ortamda yapılmasını sağlamak amacıyla UYAP bünyesinde “Merkezi Takip Sistemi” oluşturulacaktır.
Alacaklı avukatı, icra takibini başlatmak için Merkezi Takip Sisteminde yer alan takip talebini dolduracaktır.
Takip talebinde yer alacak hususlar belirlenmiş olup son ödeme tarihi belirtilen alacağa ilişkin fatura veya benzeri belgeler sisteme yüklenecektir.
Takip talebi tamamen sistem üzerinden yürütülecek olup takip harç ve masrafları da elektronik ortamda ödenecektir. İcra takibi, sisteme kaydedilmekle başlayacaktır.
Takip talebinin sisteme kaydından sonra sistem tarafından ödeme emri düzenlenecektir. Ödeme emrinde, takip talebinde yer alan bilgiler yanında, toplam borç miktarı, ödenecek hesap bilgisi, itiraz hakkına ilişkin bilgi ve borç ödenmemesi veya itiraz olunmaması durumunda yetkili icra dairesi aracılığıyla cebrî icraya devam edileceği hususları yer alacaktır.
Bu takiplerde Merkezi Takip Sistemi harcı alınacak olup ayrıca icraya başvurma harcı ile tahsil harcı alınmayacaktır.
Ödeme emri, Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi (PTT) tarafından 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümleri çerçevesinde borçluya tebliğ edilecektir. Borçlunun, tebligatın elektronik yolla yapılması zorunlu olan kişilerden olması durumunda, zorunlu elektronik tebligata ilişkin hükümler uygulanacaktır.
Borçlu, ödeme emrinin tebliğinden itibaren yedi gün içinde, herhangi bir icra dairesine başvurarak ödeme emrine itiraz edebilecektir. İcra dairesi, itiraza ilişkin evrakı, en geç iki iş günü içinde sisteme yükleyecek ve aslını alacaklının takip talebinde bildirdiği icra dairesine gönderecektir. Merkezi Takip Sistemi üzerinden güvenli elektronik imza kullanılarak da itiraz edilebilir.
Süresi içinde borca yapılan itiraz üzerine icra takibi duracak olup bu takip hakkında, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun ilgili hükümleri uygulanacaktır. İtiraz, sisteme yüklendiği tarihi izleyen beşinci günün sonunda alacaklı avukatına tebliğ edilmiş sayılacaktır.
Sadece yetkiye itiraz hâlinde alacaklı avukatı, yetki itirazında gösterilen icra dairesinde haciz işlemlerini başlatabilecek olup takip talebinde belirtilen icra dairesinde haciz işlemlerinin başlatılabilmesi için bu dairenin bağlı bulunduğu mahkemede yetki itirazının kaldırılması şarttır.
Mahkeme, yetki itirazını dosya üzerinden inceleyip kesin olarak karara bağlayacaktır. Mahkemenin yetkili gördüğü icra dairesinde haciz işlemlerinin başlatılabilmesi için yeniden ödeme emri tebliği gerekmemektedir.
Ödeme emrine itiraz edilmemesi veya itirazın hükümden düşürülmesine rağmen süresi içinde ödeme yapılmaması hâlinde, alacaklının yetkili icra dairesi nezdinde yapacağı talep üzerine 2004 sayılı Kanunun ilgili hükümleri uyarınca cebrî icraya devam olunacaktır.
İcra müdürü, talebe istinaden durumu inceleyecek ve gerekiyorsa cebrî icra işlemlerine devam edecektir. Aksi hâlde gerekçesini belirterek talebi reddedecektir. Verilen kararlara karşı alacaklı veya borçlu şikâyet yoluna başvurabilecektir.
Bu şekilde cebrî icra işlemlerine devam edilmesinin mümkün olduğu hâllerde, alacaklı avukatı dilerse haciz talebinde bulunmaksızın UYAP üzerinden, borçlunun mal, hak veya alacağı olup olmadığını sorgulayabilecektir.
Sorgulama sonunda sistem mal, hak veya alacağın sadece varlığı konusunda bilgi verilebilecek olup mahiyeti ve detayı hakkında bilgi veremeyecektir. Borçlunun mal, hak veya alacağının varlığının tespiti hâlinde UYAP üzerinden de haciz talep edilebilecektir.
Ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren iki yıl içinde haciz talep edilmezse takip düşecektir. İtirazın hükümden düşürülmesine ilişkin dava açılması hâlinde davanın açıldığı tarihten hükmün kesinleşmesine kadar geçen süre hesaba katılmayacaktır.
Bilindiği üzere, 15 Mart 2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 7101 Sayılı Kanun ile, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanununda değişikliğe gidilerek iflas ertelemesi müessesi kaldırılmış ve konkordato uygulamasının kapsamı genişletilmişti. Konuya ilişkin açıklamalarımıza … tarihinde yayınladığımız Rehber’de yer verilmişti.
Bu defa, uygulama sırasında karşılaşılan sorunları telafiye yönelik olarak uygulama usulleriyle ilgili çeşitli değişiklikler yapılmıştır. Düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihte görülmekte olan konkordato taleplerine talep tarihinde yürürlükte bulunan hükümler çerçevesinde devam olunacağı belirlenmiştir.
İcra ve İflâs Kanununun 286. maddesinin (e) fıkrasında belirtilen ve konkordato talebine eklenecek belgeler arasında yer alan “finansal analiz raporu” yerine, Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunca (KGK) yetkilendirilen bağımsız denetim kuruluşu tarafından Türkiye Denetim Standartlarına göre yapılacak denetim kapsamında hazırlanan “denetim raporu” şartı getirilmiştir.
Ayrıca konkordato kararı verilmesine esas teşkil eden analiz raporunun ön projede yer alan teklifin uygulanabilirliğinin kuvvetli bir ihtimal olduğunu göstermesi aranırken denetim raporu düzenlemesi ile söz konusu teklifin gerçekleşeceği konusunda makul güvence verilmesi kriteri getirilmiştir.
Konkordato kararı verilmesine esas teşkil eden denetim raporları ve bu raporlara dayanak olacak denetimlerde, denetim kuruluşlarının faaliyetleri, hak ve yükümlülükleri, raporların inceleme ve denetimleri, bu raporlar sebebiyle doğacak idari ve hukuki sorumluluk ile diğer hususlar hakkında 660 sayılı Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümleri uygulanacaktır. Ayrıca uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirleyen yönetmelik, Adalet Bakanlığınca hazırlanacaktır.
Bilindiği üzere, mahkemece geçici mühlet kararıyla birlikte konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olup olmadığının yakından incelenmesi amacıyla bir komiser görevlendirecek olup komiser sayısı alacaklı sayısına ve alacak miktarına göre üçe çıkabilecekti.
Bu defa, üç komiser görevlendirilmesi durumunda komiserlerden birinin, mahkemenin bulunduğu ilde faaliyet göstermek kaydıyla KGK tarafından yetkilendirilmiş bağımsız denetçiler arasından seçileceği belirlenmiştir.
Diğer yandan görevlendirilecek komiserlerin seçilmesine ilişkin hükümlerde de değişikliğe gidilmiştir. Buna göre;
Ayrıca konkordato komiserinin nitelikleri, eğitimi, eğitim verecek kurumlar ve eğitimden muaf tutulacaklar ile komiserliğe ilişkin diğer hususlar Adalet Bakanlığınca hazırlanacak yönetmelikle belirlenecektir.
Bilindiği üzere, kesin mühletin erken son bulmasını gerektiren haller, İcra ve İflas Kanununun 291. ve 292. maddelerinde düzenlenmiştir.
Bu defa, kesin mühlet içinde konkordato talebinin reddedilerek erken son bulmasını gerektiren hallere, borçlunun alacaklıları zarara uğratma amacıyla hareket ettiğinin mahkeme tarafından anlaşılması hususu da eklenmiştir.
Bilindiği üzere, arabuluculuk sistemi 22.06.2013 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 6325 sayılı Kanun ile Türk hukuk sistemine girmiştir.
İş uyuşmazlıklarında arabuluculuk sistemi ise bir dava şartı olarak ön görülmüş ve 25.10.2017 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nda düzenlenmiş olup 01.01.2018 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiştir.
Bu defa, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat taleplerine ilişkin uyuşmazlıklar için, dava şartı olarak arabulucuya başvurma düzenlemesi yapılmıştır. Ayrıca dava şartı olarak arabulucuya başvurma hallerinde, arabuluculuk sistemine ilişkin usul ve esaslar belirlenmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun eklenen 5/A maddesi ile, ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması gerektiği belirlenmiştir. Buna göre, anılan konulara ilişkin arabulucuya başvurulmadan dava açılma imkânı bulunmamaktadır.
Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandıracaktır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilecektir.
Ancak dava şartı olarak arabuluculuğa başvurma şartının getirilmesine ilişkin hükümler, 19.12.2018 tarihi itibarıyla ilk derece mahkemeleri ve bölge adliye mahkemeleri ile Yargıtay’da görülmekte olan davalar hakkında uygulanmayacaktır.
6325 sayılı Kanuna “Dava Şartı Olarak Arabuluculuk” başlığıyla yeni bir bölüm eklenerek arabulucuya başvurulmasının dava şartı olarak belirlendiği haller olan iş uyuşmazlıkları ile ticari uyuşmazlıklarda uygulanacak arabuluculuk sisteminin esasları belirlenmiştir. Buna göre, uygulama esasları şu şekildedir:
Saygılarımızla.