Uluslararası Vergi Bülteni: 23.06.2020/28
Uluslararası Vergi Bülteni: 23.06.2020/28
Uluslararası vergilemede şeffaflık konusunda atılan adımlardan en önemlilerinden biri konumundaki DAC6 (Directive of Administrative Cooperation) ile birlikte, özellikle Avrupa Birliği coğrafyasında yatırımı olan veya bu bölgeye yatırım yapmayı planlayan yatırımcıların ilerleyen süreçlerde karşı karşıya kalacakları sınır ötesi vergi işlemlerinde zorunlu bilgi değişimi raporlama ve bildirim yükümlülüklerinin tarihsel arka planından ve uygulama takviminden, yazı dizimizin dün yayınlanan ilk bölümünde bahsetmiştik. Bugünkü yazımızda ise, DAC6 kapsamında ‘aracı’ (intermediary) kavramı, agresif vergi planlaması (aggressive tax planning) ve zorunlu yükümlülüklerin yerine getirilmemesi durumunda uygulanacak yaptırımlara değineceğiz.
1. DAC6 Kapsamında ‘Aracı’ (Intermediary) Kavramı
Direktif kapsamında yer alan bildirim yükümlülüğü, prensip olarak “aracılar” olarak tanımlanan gerçek veya tüzel kişilere uygulanmaktadır. Aracılar,
Direktif kapsamında aracılar, Avrupa Birliği mevzuatı uyarınca vergi mükellefiyetini doğuran bir yapılanmaya (işyeri, şirket, şube ve benzeri) sahip olanlar ile Avrupa Birliği sınırlarında profesyonel hizmet sağlayıcılar ile denetleme veya düzenleme organına kayıtlı veya üye olanlar olarak belirlenmiştir.
Söz konusu düzenleme ile getirilen kurallar, kurum veya kişi olarak faaliyette bulunan vergi profesyonellerinin (yeminli mali müşavirler, serbest muhasebeci mali müşavirler, muhasebeciler, avukatlar, vergi müşavirleri ve vergi danışmanları gibi meslek mensupları), dahil oldukları potansiyel agresif vergi planlama tasarım veya düzenlemesi ile ilgili olarak Avrupa Birliği üye ülkesindeki vergi makamlarını bilgilendirmelerini şart koşmaktadır.
2. DAC6 Kapsamında Agresif Vergi Planlaması Uygulaması
DAC6 metninde açık bir “agresif vergi planlaması” tanımı doğrudan yer almamaktadır. Terimin açık bir tanımı yerine, vergi planlamasının varlığını gösteren emareler/işaretler veya zorunlu bildirim yükümlülüğünü zayıflatmaya yönelik karineler açıklanmıştır. Direktif uyarınca örneklem yoluyla yer verilen durumlar ve düzenleme ile aşağıda belirtilen ayırt edici karinelerin en az birinin varlığı halinde bildirim yükümlülüğü doğmaktadır:
3. Zorunlu Yükümlülüklerin Yerine Getirilmemesi Durumunda Uygulanacak Yaptırımlar
Zorunlu bildirim yükümlülüğünün kapsamına kural olarak yalnızca doğrudan vergilerle ilgili işlemler dahil olmakta olup düzenleme öncelikle kurumlar vergisi ve gelir vergilerine odaklanmaktadır. KDV, ÖTV, gümrük vergileri gibi dolaylı vergiler ile sosyal güvenlik ödemeleri bildirim yükümlülüğü kapsamına dahil değildir.
DAC6 ile birlikte, üye devletlere, düzenleme kapsamındaki aracılar tarafından zorunlu bildirim ve raporlama kurallarına uyulmaması ya da bilinçli şekilde suistimal edilmesi halinde uygulanacak cezalara ilişkin kurallar koyma sorumluluğunu yüklemekte ve söz konusu cezanın “etkili, orantılı ve caydırıcı olması” ilkeleri ile cezalara dair düzenleme yetkisini üye devletlere bırakmaktadır. Buna göre, üye devletlerin Direktif hükümlerine aykırılıklara dair belirlediği cezalar farklılık arz edebilmektedir. Örneğin Hollanda’da bildirim yükümlülüğüne tam olarak uymamanın cezası 830.000 Euro’yu aşmamak üzere idari para cezası verilmesi olarak belirlenmişken, Polonya tarafından açıklanan olası cezai yaptırımın azami tutarı 5 milyon Euro’dur. Her ne kadar direktif yükümlülüklerinin ihlal edilmesi karşısında uygulanacak cezai yaptırım tutarları ülkeden ülkeye farklılık gösterecek olsa da açıklanan had ve tutarlara bakıldığında DAC6 regülasyonuna uyum sağlamayan mükellefleri oldukça yüksek ve caydırıcı cezalar beklediği aşikardır.
Bir sonraki yazımızda, DAC6 kapsamında bildirim yükümlülüğü doğuran kriterler (‘hallmarks’) hakkında detaylı bilgilere ve konuya ilişkin olarak, Avrupa Birliği bölgesinde hali hazırda yatırımları olan ya da bu bölgeye yatırım yapmayı hedefleyen Türk yatırımcılara tavsiyelerimizin yer aldığı değerlendirmelerimize yer vereceğiz.
Saygılarımızla,