Sizi Arayalım
Yurtdışından Hizmet Alımlarında Kurumlar Vergisi Stopajı ve KDV Tevkifat Uygulamaları

MAKALE: 17.07.2024/10

Yurtdışından Hizmet Alımlarında Kurumlar Vergisi Stopajı ve KDV Tevkifat Uygulamaları

Centrum Türkiye Kıdemli Müdürlerinden Sn. Nusrettin Akıllı'nın hazırladığı bu makalede, yurtdışından hizmet alımlarında kurumlar vergisi stopajı ve KDV tevkifat uygulamaları ele alınmaktadır. Hizmetlerin tanımından, tevkifat müessesesine, çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarına ve bu hizmetlerin vergilendirilmesine kadar geniş bir yelpazede bilgi sunulmaktadır. Bu kapsamlı çalışma, yurtdışından alınan hizmetlerin vergi mevzuatındaki durumunu ve uygulamalarını detaylı bir şekilde incelemektedir.

16.07.2024'te yayımlanan Centrum Time dergimizin 18. sayısında yer alan bu makalemize ve diğer içeriklere buradan ulaşabilirsiniz.

Hizmet, somut olmayıp, alım satımı mümkün olan ve ekonomik fayda sağlayan iktisadi faaliyetlerdir. 3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanunu’na göre ise, teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemler hizmet olarak tanımlanmış olup, bu işlemler; bir şeyi yapmak, işlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi, şekillerde örneklendirilmiştir. Dolayısıyla anılan maddede hizmet kavramı genel bir şekilde tanımlanmış, hizmet sayılan bazı işlemler belirtilmiş ve bunlara benzeyen işlemlerin de hizmet sayılacağı hükme bağlanmıştır. Bu nedenle hizmet, belli bir tanım ve bilinen bazı işlemlerle sınırlandırılmamıştır. İleride değişik şekillerde ortaya çıkması muhtemel işlemlerden genel tanım ve verilen örneklere nitelik ve mahiyet itibarıyla benzer olanlar da hizmet olarak değerlendirilebilecektir.

Hizmetin somut olmaması ve geriye yönelik tespitinin çok zor olması nedeniyle vergi mevzuatımızda tevkifat müessesesi getirilmiş, vergiyi beyan etme ve ödeme görevi kısmen veya tamamen alıcıya yüklenmiştir.

Anayasanın 90. maddesinde, usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası anlaşmaların kanun hükmünde olduğu ve temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası anlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası anlaşma hükümleri esas alınacağı hükme bağlanmıştır. Anayasanın “Vergi ödevi” ile ilgili 73. maddesi, “Temel Haklar ve Ödevler” başlıklı ikinci kısmının “Siyasi Haklar ve Ödevler” başlıklı dördüncü bölümünde yer aldığından, aynı konuda iç mevzuat ile farklı hükümler bulunması halinde çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması (ÇVÖA) hükümleri uygulanmaktadır. ÇVÖA yoksa veya ÇVÖA‘da konuya ilişkin hüküm yoksa, ülkelerin kendi iç mevzuatlarına göre vergi alma hakkının hangi ülkeye ait olduğunun tespit edilmesi gerekmektedir.

Çifte vergilemeyi önlemek amacıyla imza altına alınan anlaşmalarda genel olarak mahsup yöntemi ve istisna yöntemi olmak üzere iki yöntem uygulanmaktadır. Mahsup yönteminde, bir ülkede vergilendirilen kazanç diğer ülkede de matraha ilave edilmekte, ilk ülkede alınan vergi ikinci ülkede hesaplanan vergiden mahsup edilerek ödenecek vergiye ulaşılmaktadır. İstisna yönteminde ise bir ülkede vergilendirilen kazanç diğer ülkede matraha hiç ilave edilmemekte, ancak bazı (özellikle artan oranlı vergi sistemi olan) durumlarda, vergi miktarına ulaşabilmek adına sadece hesaplamaya dahil edilebilir.

Bu makalemizde yurtdışından alınan hizmetlerin katma değer vergisi tevkifatı ve kurumlar vergisi stopajı karşısındaki durumu açıklanacaktır.

Katma Değer Vergisi Tevkifatı

KDV Kanununun 1. maddesine göre, Türkiye'de ticari, sınai, zirai ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan hizmetler ile her türlü hizmet ithalatı KDV’ye tabidir. Bir hizmetin KDV’nin konusunda girmesi için, hizmetin Türkiye'de yapılması veya hizmetten Türkiye'de faydalanılması gerekmektedir. Aksi durumda hizmet bedeli üzerinden KDV hesaplanmasına gerek bulunmamaktadır.

KDV Kanununun 9. maddesinde, mükellefin Türkiye içinde ikametgahının, işyerinin, kanuni merkezi ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer hallerde Hazine ve Maliye Bakanlığının, vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla, vergiye tabi işlemlere taraf olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutabileceği, hüküm altına alınmıştır.

26/04/2014 tarih ve 28983 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak 01/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren KDV Genel Uygulama Tebliğinin "I/C-2.1.2.1. İkametgâhı, İşyeri, Kanuni Merkezi ve İş Merkezi Türkiye'de Bulunmayanlar Tarafından Yapılan İşlemler" bölümünde; "3065 sayılı Kanunun 1 inci maddesine göre bir hizmetin KDV nin konusuna girebilmesi için Türkiye'de ifa edilmesi gerekmektedir. Aynı Kanunun (6/b) maddesinde ise Türkiye'de yapılan veya faydalanılan hizmetlerin Türkiye'de ifa edilmiş sayılacağı hükme bağlanmıştır.

Buna göre, ikametgâhı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi Türkiye'de bulunmayanların Türkiye'de yaptığı hizmetler ile bunların yurt dışında yaptığı ancak Türkiye'de faydalanılan hizmetler KDV ye tabi olacaktır.

Bu gibi hizmet ifalarında mükellef, esas olarak hizmeti ifa eden olmakla birlikte, Türkiye'de ikametgâhı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi bulunmadığından, KDV’nin tamamı, hizmetten faydalanan yurt içindeki muhatap tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilip ödenmesi gerekmektedir.

12.08.2020 tarih ve 93996897-130-E.64952 sayılı Özelgede, YouTube’da yayınlanan videolara, sadece yurtdışından erişimin mümkün olduğu durumlarda, ödenen reklam bedeli üzerinden KDV tevkifatı yapılmasına gerek bulunmadığı, Türkiye’den de erişimin mümkün olması halinde, hizmetten yurt içinde yararlanılması nedeniyle söz konusu bedel üzerinden KDV tevkifatı yapılması gerektiği yönünde görüş bildirilmiştir.

Hizmetin vergiden müstesna olması ve hizmetin yurt dışında yapılıp hizmetten yurt dışında faydalanılması halinde, mükellef veya sorumlu sıfatıyla KDV beyan edilmeyecektir. Örneğin yurt dışında mukim yabancı firmanın ilgili ülke mevzuatı gereğince gerçek ve tüzel kişilere kredi vermeye yetkili kuruluş olduğunun tevsiki şartıyla Türkiye'deki firmaya kullandıracağı kredi üzerinden hesaplanan faiz ödemelerinin KDV'ye tabi olmaması gerekmektedir. Ancak kredi almaya ve vermeye yetki belgesi olmayan kuruluşlara ödenen alacak faizi vb. ödemeler üzerinden tevkifat yapılması gerekmektedir.

Ayrıca hizmet ithalatında, hizmeti alanın KDV mükellefi olmayan gerçek kişi olması ve hizmetin elektronik ortamda alınması halinde tevkifat uygulanmaması ve hizmeti veren tarafından 3 no.lu beyanname ile beyan edilmesi gerekmektedir. Hizmetin elektronik ortamda alınmaması halinde, hizmeti alanın KDV mükellefiyetinin olmaması tevkifat uygulamasına mani değildir.

KDV Kanunu’nun 26. maddesinde, bedelin döviz ile hesaplanması halinde, dövizin vergiyi doğuran olayın meydana geldiği andaki cari kur üzerinden Türk Parasına çevrileceği hükme bağlanmıştır. Vergiyi doğuran olay, KDV Kanunu’nun 10. maddesinde yer almakta olup hizmet ifaları için özetle aşağıdaki gibidir;

  • Hizmetin yapıldığı tarih,
  • Hizmetin yapılmasından önce fatura düzenlenmesi halinde, faturadaki tutarla sınırlı olmak üzere, faturanın düzenlendiği tarih,
  • Kısım kısım hizmet ifalarında her bir kısım hizmetin yapıldığı tarihtir.

Avanslar KDV’ye tabi olmadığı için hizmetin yapılmasından önce avans verilmesi halinde, KDV, hizmetin verildiği tarihte doğacaktır.

Yurtdışından alınan hizmete ilişkin fiyat farkı, kur farkı, vade farkı vb. sonradan matrahta değişiklik yapılması gereken durumda, ilk işlemin gerçekleştiği KDV oranı dikkate alınarak KDV hesaplanması ve sorumlu sıfatıyla beyan edilmesi gerekmektedir.

Yurtdışından hizmet alımları KDV Kanunu’nun uygulamasında tam tevkifat kapsamına girdiği için, kısmi tevkifatta olduğu gibi tevkifat sınırına tabi değildir. Yani yurtdışından alınan hizmetin bedeli 2024 yılı için KDV dahil 6.900,00 TL nin altında olsa dahi KDV tevkifatı yapılması gerekmektedir.

Çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları KDV’yi kapsamamakta olup KDV’de varış ülkesinde vergilendirme anlayışı benimsenmiştir.

Hesaplanan tevkifat tutarları 2 nolu beyanname ile takip eden ayın 25. gününe kadar bağlı bulunulan vergi dairesine beyan edilmesi gerekmektedir. Öte yandan 28 Aralık 2023 tarih ve 32413 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanan 7491 sayılı Kanun ile, 01.01.2024 tarihinden itibaren uygulanmak üzere, sorumlu sıfatıyla beyan edilen KDV’nin, 1 nolu KDV beyannamesinde indirilebilmesi için “ödeme” şartı getirilmiştir. Aksi takdirde indirim konusu yapılamamaktadır.

Kurumlar Vergisi Stopajı

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun (KVK) 3. maddesinin ikinci fıkrasında; birinci maddede yazılı kurumlardan kanuni ve iş merkezlerinden her ikisi de Türkiye içinde bulunmayanların, yalnız Türkiye'de elde ettikleri kazançları üzerinden vergilendirileceği hükme bağlanmış, üçüncü fıkrasında ise dar mükellefiyet mevzuuna giren kurum kazancının hangi kazanç ve iratlardan oluştuğu belirtilmiştir.  Aynı maddenin dördüncü fıkrasında, bu maddede belirtilen gelir unsurlarının Türkiye'de elde edilmesi konusunda 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun (GVK) ilgili hükümlerinin uygulanacağı ifade edilmiştir.

Yani yurtdışından alınan hizmetin Türkiye’de vergilendirilebilmesi için öncelikle kazancın Türkiye’de elde edilmesi, daha sonra kazancın GVK’da yer alan gelir unsurlarından birinin kapsamına girmesi gerekmektedir. Aksi takdirde Türkiye’nin bu kazanç üzerinden vergi alma hakkı bulunmamaktadır.193 sayılı GVK’nın 7. maddesine göre kazanç ve iradın Türkiye'de elde edildiği aşağıdaki şartlara göre tayin olunmaktadır.

  • Ticari kazançlar;

Dar mükellef kurumlar tarafından ticari kazancın, Türkiye’de elde edilmesi, kazanç sahibinin Türkiye'de işyerinin olması veya daimi temsilci bulundurması ve kazancın bu yerlerde veya bu temsilciler vasıtasıyla sağlanması koşuluna bağlanmıştır. Yani yurtiçinde işyeri veya daimi temsilcisi olmayan yurt dışındaki bir firmadan ticari kazanç kapsamındaki hizmet alımlarında, kazancın Türkiye’de elde edilmediği gerekçesiyle, stopaj uygulanmaması gerekmektedir.

 KVK’nın 30. maddesine göre dar mükelleflerin, reklam hizmeti hariç olmak üzere, Türkiye’de elde ettiği ticari kazançlar üzerinden herhangi bir stopaj öngörülmemiştir.

1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin (Tebliğ) "30.4.11.1.1. İnternet ortamında verilen reklam hizmetlerine ilişkin ödemeler üzerinden yapılacak vergi kesintisi" başlıklı bölümünde; "internet ortamında verilen reklam hizmetlerine ilişkin olarak, bu hizmeti veren veya internet ortamında reklam hizmeti verilmesine aracılık eden dar mükellef kurumlara yapılan ödemeler üzerinden %15 oranında vergi kesintisi yapılması gerekmektedir.

Buna göre, Tebliğin (15.1.) bölümünde sayılan vergi kesintisi yapmakla sorumlu olanlar, dar mükellefiyete tabi bir kurumun internet ortamında verdiği reklam hizmeti karşılığında bu kuruma yapacakları ödemeler üzerinden %15 oranında vergi kesintisi yapmakla yükümlüdürler. ..." hükmüne yer verilmiştir.

Dolayısıyla, internet ortamında verilen reklam hizmetlerine ilişkin olarak, bu hizmeti veren veya internet ortamında reklam hizmeti verilmesine aracılık eden dar mükellefiyete tabi kurumlara yapılan ödemeler üzerinden KVK’nın 30 uncu maddesine göre %15 oranında vergi kesintisi yapılması gerekmektedir.

30/05/2023 tarih ve 39044742-130[Bakanlık Görüşü]-593557 sayılı Özelgede, reklam hizmetinin ticari kazanç olduğu ve dar mükellefler açısından ticari kazancın elde edilmesinin, Türkiye’de bir işyeri veya daimi temsilci aracılığı ile yapılma şartına bağlı olduğu için yurtdışındaki müşterilere yönelik yayınlanmak üzere, yurtdışından alınan reklam hizmetleri için stopaj yapılmayacağı yönünde görüş bildirilmiştir.

Ayrıca Google vb. platformlardan alınan reklam hizmetleri ile bulut depolama, yazılım hizmetleri sık sık karıştırılmaktadır. Reklam hizmetleri ticari kazanç olduğu için %15 oranında stopaja tabi olup, yukarıda diğer sayılan hizmetler gayri maddi hak bedeli olarak değerlendirildiği için ilgili ülke ile imzalanan ÇVÖA gereğince (genellikle %10 oranında) stopaja tabi tutulması gerekmektedir.

  • Serbest meslek kazançları:

Dar mükellef kurumlar tarafından, serbest meslek kazancının Türkiye’de elde edilmesi, serbest meslek faaliyetlerinin Türkiye'de icra edilmesi veya Türkiye'de değerlendirilmesi koşuluna bağlanmıştır. Serbest meslek faaliyetinin Türkiye’de değerlendirilmesi, ödemenin Türkiye'de yapılması veya ödeme yabancı memlekette yapılmışsa, Türkiye'de ödeyenin veya nam ve hesabına ödeme yapılanın hesaplarına intikal ettirilmesi veya kârından ayrılması anlamına gelmektedir.

KVK’nın 30. maddesine göre dar mükellefler tarafından Türkiye’de elde edilen, serbest meslek kazançları üzerinden yapılacak kurumlar vergisi kesinti oranı petrol arama faaliyetleri dolayısıyla sağlanacak kazançlardan %5, diğer serbest meslek kazançlarından % 20 olarak belirlenmiştir.

Yurtdışından alınan serbest meslek hizmetlerine ilişkin kurumlar vergisi hükümleri temel olarak yukarıdaki gibi olmakla birlikte, vergilendirme ile ilgili uluslararası anlaşmaların, kanun hükümlerinden önce dikkate alınması gerekmektedir. Bu nedenle yurtdışından alınan serbest meslek hizmetinde, vergilendirme yetkisinin tayini için öncelikle ilgili ülke ile imzalanan çifte vergilendirme hükümlerinin var olup olmadığına bakılması gerekmektedir.

Serbest meslek faaliyetleri ile ilgili hükümleri içeren 4 seri nolu ÇVÖA Genel Tebliğinde, anlaşmaya taraf olan devletle olan ekonomik ve ticari ilişkiler ile anlaşmanın dengesi gözetilerek yapılan sözleşmeler 5 ana grupta özetlenmiştir. Ayrıca faaliyetin Türkiye de icra edilmesi durumunda, vergilendirme yetkisinin hangi ülkede olacağının belirlenmesi için, işyeri veya sabit yer unsuru, kalma süresi unsuru ve ödemenin Türkiye’den yapılması unsurlarının dikkate alınması gerekmektedir.

Genel olarak, dar mükellefler tarafından, Türkiye’ye gelmeksizin serbest meslek faaliyeti sunulması halinde vergileme hakkı, sadece mukim devlete ait olup, Türkiye’nin vergileme hakkı bulunmamaktadır. Örneğin, yurtdışından alınan yönetim danışmanlığı hizmetinde, her ne kadar ödeme Türkiye’den yapılmış olsa da, Türkiye’ye gelmeksizin sunulan bir serbest meslek faaliyeti olduğu ve ÇVÖA’da özel hüküm bulunması nedeniyle stopaj yapılmayacaktır.

Uygulamada yurtdışından alınan bazı hizmetlerin serbest meslek kazancı mı, yoksa gayri maddi hak bedeli mi olduğu konularında ihtilafa düşüldüğü gözlemlenmektedir. Örneğin Gelir İdaresi Başkanlığının 21/11/2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.01.16.01-2010-1060-KV-94 sayılı özelgesinde; “... şirketinden aldığınız bilgi teknolojileri hizmetleri ise sağlanan hizmetin niteliğine göre gayri maddi hak veya serbest meslek olarak değerlendirilecektir. ... şirketinin sunduğu hizmet Anlaşmanın 12. maddesinin dördüncü fıkrasında tanımlanan ‘gayrimaddi hak bedelleri’ terimi kapsamına girecek nitelikte bir hizmet ise bu hizmet karşılığı yapılacak ödemelerin gayrisafi tutarı üzerinden Anlaşmanın 12. maddesinin ikinci fıkrasına göre % 10 oranında vergi kesintisi yapılacaktır. Söz konusu hizmetler ‘gayrimaddi hak bedelleri’ terimi kapsamında değerlendirilebilecek nitelikte değilse Anlaşmanın ‘Serbest Meslek Faaliyetleri’ni düzenleyen 14. Maddesinin ikinci fıkrası kapsamında ele alınacaktır.” ifadelerine yer verilmiştir

04.04.2014 tarih ve 62030549-125[30-2013/327]-737 sayılı özelgede, Türkiye’de mukim şirketin Hollanda’da mukim şirketten aldığı bölgesel yönetim, finans, operasyon yönetimi, müşteri hizmetleri, insan kaynakları gibi hizmetlerin serbest meslek kazancı niteliğinde olduğu yönünde görüş verilmiştir.

ÇVÖA’larda genellikle sanatçı ve sporcular için özel hüküm bulunması nedeniyle, yurtdışından bu kapsamda alınan hizmetleri salt serbest meslek faaliyeti olarak değerlendirmek yanlışlığa sebebiyet verebilecektir. Bu nedenle yurtdışından sanatçı ve sporculardan hizmet alımlarında ilgili ülke ile yapılan ÇVÖA’ların sanatçılar ve sporcularla ilgili hükümlerine göre vergilendirme işlemlerinin yapılması gerekmektedir.

  • Gayrimaddi Hak Kiralanması ve Satın Alınması:

Yurtdışından gayri maddi hakların kiralanması, gayri menkul sermaye iradı olarak değerlendirilmektedir. Dar mükellef kurumlar tarafından, gayrimenkul sermaye iratlarının elde edilmesi, gayrimenkulün Türkiye'de bulunmasına ve bu mahiyetteki mal ve hakların Türkiye'de kullanılması veya Türkiye'de değerlendirilmesine bağlanmıştır. Yurt dışından gayri maddi hakların satın alınması ise, diğer kazanç ve iratların kapsamına girmektedir. Dar mükellef kurumlar açısından, diğer kazanç ve iratların Türkiye’de elde edilmesi, diğer kazanç ve iratları doğuran işin veya muamelenin Türkiye'de ifa edilmesi veya Türkiye'de değerlendirilmesi halinde elde edilecek kazancın Türkiye’de elde edilmiş sayılacağı hükme bağlanmıştır. Türkiye’de değerlendirmeden maksat, ödemenin Türkiye'de yapılması veya ödeme yabancı memlekette yapılmışsa, Türkiye'de ödeyenin veya nam ve hesabına ödeme yapılanın hesaplarına intikal ettirilmesi veya kârından ayrılmasıdır.

Sinema filmleri, radyo-televizyon yayınlarında kullanılan filmler ve bantlar dahil olmak üzere edebi, artistik, bilimsel her nevi telif hakkının veya her nevi patentin, alameti farikanın, desen veya modelin, planın, gizli formül veya üretim yönteminin veya sınai, ticari, bilimsel tecrübeye dayalı bilgi birikiminin kullanma imtiyazı, kullanma hakkı ile sınai, ticari, bilimsel teçhizatın kullanma imtiyazı veya kullanma hakkı, devri ve satın alınması karşılığında yapılan ödemeler bu kapsama girmektedir.

Dar mükelleflerin Türkiye’de elde ettiği gayrimaddi hak bedelleri nedeniyle öncelikle ilgili ülke ile ÇVÖA olup olmadığının kontrol edilmesi, eğer anlaşma varsa, anlaşma hükümlerine göre stopaj uygulanması, aksi takdirde KVK hükümlerinde belirlenen oranlarda stopaj uygulanması gerekmektedir.

KVK’nın 30/1-c bendinde, dar mükellef kurumların elde edecekleri gayrimenkul sermaye iratları üzerinden vergi kesintisi yapılması öngörülmüş olup 2006/11447 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca 1/1/2007 tarihinden itibaren;

  • Finansal Kiralama Kanunu kapsamındaki faaliyetlerden sağlanacak gayrimenkul sermaye iratlarından %1,
  • Diğer gayrimenkul sermaye iratlarından %20 oranında vergi kesintisi yapılması öngörülmüştür.

İrlanda mukimi bir firmadan alınan bulut depolama hizmetinde, öncelikle İrlanda-Türkiye arasındaki ÇVÖA’ya bakılması gerekmektedir. KVK’da stopaj oranı her ne kadar %20 olarak belirlenmiş olsa da, söz konusu anlaşmada stopaj oranının üst sınırı %10 olarak belirlendiği için, ödenecek olan tutarın %90 a bölünerek brüte iblağ edilmesi ve %10 stopaja tabi tutulması gerekmektedir.

17.10.2022 tarih ve 62030549-125[30-2020/232]-1190513 sayılı özelgede, yurtdışındaki otel işletmesinin, Türkiye’deki 14 otelin işletilmesi ve markalaşması konularında yönetim sözleşmesi ve franchise sözleşmelerinin her ikisinin de gayrimaddi hak bedeli niteliğinde olduğu ve %10 oranında stopaj uygulanması gerektiği yönünde görüş verilmiştir.

Yukarıdaki anlatılan hususlar topluca değerlendirildiğinde, hizmet alımlarında, kazancın mahiyetinin tespiti, doğru vergi oranının uygulanması için önem arz etmektedir. 12.05.2023 tarih ve E-39044742-130[Özelge]-532884 sayılı özelgede, yurt dışından hizmet alımları kapsamında, İsviçre’den alınan bilgisayar programları ile ilgili aşağıdaki açıklamalar yapılmıştır.

  1. Yurt dışında mukim firmalardan ithal edilen bilgisayar programları üzerinde herhangi bir değişiklik yapılmadan ve/veya çoğaltılmadan nihai tüketicilere satılması veya aynı şekilde işletmede kullanılması halinde yurt dışında mukim firma tarafından elde edilen kazanç ticari kazanç niteliğinde,
  2. Yurt dışında mukim firmalardan şirketinizde kullanmak ve/veya müşterilere satışını yapmak üzere daha önce piyasada bulunmayan bir bilgisayar programının özel olarak hazırlatılması halinde, yurt dışında mukim firma tarafından elde edilen kazanç serbest meslek kazancı niteliğinde
  3. "Copyright" kapsamında alınan bir bilgisayar programının çoğaltma, değiştirme, topluma dağıtma, gösterme gibi haklarının satın alınması halinde, şirketiniz tarafından bir gayrimaddi hak niteliğinde olduğu değerlendirilerek vergilendirilmesi gerekmektedir.

KDV uygulamasında yer alan tevkifat müessesesinin aksine, KVK madde 30’a göre dar mükelleflere verilen avanslar üzerinden stopaj hesaplanmaktadır.

Çifte Vergilendirmeyi önleme anlaşmalarının uygulanabilmesi için hizmet alınan mükellefin, yurtdışında tam mükellef olduğunun, ilgili ülkeden alınacak olan mukimlik belgesi ile tevsik edilmesi ve bu belgenin aslı ile birlikte Türkçe tercümesinin noterce veya ilgili ülkedeki Türk Konsolosluklarınca tasdik edilen bir örneğini Türkiye'deki vergi sorumlularına veya ilgili vergi dairesine ibraz etmesi gerekmektedir.

SONUÇ

Hizmet ithalatları vergi incelemelerde sıklıkla eleştiri konusu yapılması, tespiti ve ispatının zor olması ve mevzuatının karmaşıklığı nedeniyle üzerinde titizlikle durulması gereken konulardandır. Çalışmamızda genel hatlarıyla özetlendiği üzere, hizmet ithalatı üzerinden KDV tevkifatı yapılması için hizmetin yurtiçinde yapılması veya hizmetten yurtiçinde yararlanılması, kurumlar vergisi stopajı yapılabilmesi için ise hizmetten elde edilen kazancın, GVK’da yer alan gelir unsurlarının kapsamına girmesi ve kazancın yurtiçinde elde edilmesi gerekmektedir.

Bu tespitlerin yapılabilmesi için öncelikle uluslararası mevzuatın (ÇVÖA’ların), daha sonra ise iç hukuk hükümlerinin dikkate alınması, her bir hizmet alımının ayrı ayrı değerlendirilerek ve bu konularda uzman görüşünün alınması tavsiye olunmaktadır.