
Rehber: 2019/07
Rehber: 2019/07
İçindekiler
Yurt Dışındaki Varlıkların Türkiye’deki Banka Veya Aracı Kuruma Bildirilmesi
Yurtdışındaki Varlıklarla Kredinin Veya Sermaye Avansının Kapatılması
Kayıtdışı Varlıkların Kanuni Defterlere Kayıt Edilmesi
Kapsama Giren Vergilerin Gider Olarak Dikkate Alınmaması
Vergi İncelemesi Ve Tarhiyatı Yapılmaması
Yerli Elektrik Motorlu Araçların Üretilmesinin Teşviki Konusunda Cumhurbaşkanına Yetki Verilmesi
Finansal Kuruluşlara Olan Borçların Yeniden Yapılandırmasına Yönelik Vergisel Düzenlemeler
Yeniden Yapılandırma Kapsamındaki Devir Ve Teslimler Kdv İstisnası Kapsamına Alınmıştır
Yeniden Yapılandırma Kapsamında Değersiz Alacak Ve Vazgeçilen Alacak Uygulaması
Faktoring Şirketlerine Özel Karşılıkları Gider Yazma Hakkı Verilmiştir
Tahsil İmkanı Kalmadığı İçin Kayıttan Düşülen Alacaklar Değersiz Alacak Kabul Edilecektir
7186 SAYILI GELİR VERGİSİ KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK
YAPILMASI HAKKINDA KANUNDA YER ALAN VERGİSEL DÜZENLEMELER
19 Temmuz 2019 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan “7186 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” ile, bir çok konuda düzenleme getirilmekle birlikte, vergi alanında da muhtelif değişiklikler yapılmış bulunmaktadır.
Söz konusu Kanun ile vergi mevzuatında yapılan düzenlemeler aşağıdaki gibidir.
Bilindiği üzere, 7104 sayılı Kanun ile, Katma Değer Vergisi (KDV) Kanunu’nun 38. maddesi, “Hasılat Esaslı Vergilendirme” başlığıyla yeniden düzenlenmek suretiyle yeni bir vergileme usulü getirilmişti. Bu defa, benzer bir uygulamanın kazanç üzerinden alınan vergilerde de tatbik edilmesi için “Hasılat Esaslı Kazanç Tespiti” yoluyla vergiye tabi kazancın daha kolay şekilde saptanmasına yönelik olarak Gelir Vergisi Kanunu (GVK)’nun mülga 113. maddesi yeniden düzenlenmiştir.
Buna göre, şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetinde bulunan ve bu faaliyetlerinden kaynaklanan hasılatlarının tamamını elektronik ücret toplama sistemleri aracılığıyla elde eden mükelleflerin talep etmeleri halinde söz konusu faaliyetlerinden elde ettikleri gayrisafi hasılatlarının (KDV Kanunu’nun 38. maddesi kapsamında hasılat esaslı vergilendirme usulüne göre vergilendirilen mükellefler için hesapladıkları KDV dahil tutarın) %10’u bu faaliyetlerine ilişkin vergiye tabi kazanç olarak esas alınacaktır. Vergiye tabi kazancın bu suretle tespitinde ilgili faaliyete ilişkin giderler dikkate alınmayacak ve bu kazanca herhangi bir indirim veya istisna uygulanmayacaktır.
Kazançları bu şekilde tespit edilenlerin;
Cumhurbaşkanı, yukarıda bahsi geçen vergiye tabi kazancın tespiti için esas alınacak oranı iki katına kadar artırmaya, yarısına kadar indirmeye, kanuni oranına getirmeye; Hazine ve Maliye Bakanlığı, uygulanmaya ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkili kılınmıştır.
GVK’ya eklenen geçici 90. madde ile, yurtdışında bulunan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının Türkiye’deki banka veya aracı kuruma bildirilmesi yoluyla serbestçe tasarruf edebilmesi ile gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerince sahip olunan ve Türkiye’de bulunan ancak kanuni defter kayıtlarında yer almayan sözü edilen kıymetler ile taşınmazların kayıtlara alınması hususları düzenlenmektedir.
Konuya ilişkin olarak düzenlemenin detayları şu şekildedir.
Yurtdışında bulunan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarını, 31.12.2019 tarihine kadar, Türkiye’deki banka veya aracı kuruma bildiren gerçek ve tüzel kişiler, bu varlıkları serbestçe tasarruf edebileceklerdir. Banka ve aracı kurumlar, kendilerine bildirilen varlıklara ilişkin olarak %1 oranında hesapladıkları vergiyi, bildirimi izleyen ayın 15. günü akşamına kadar vergi sorumlusu sıfatıyla bir beyanname ile bağlı olduğu vergi dairesine beyan edecek ve aynı sürede ödeyeceklerdir.
VUK uyarınca defter tutan mükellefler, bu düzenleme kapsamında Türkiye’ye getirilen varlıklarını;
Sözü edilen varlıklar, yurt dışında bulunan banka veya finansal kurumlardan kullanılan ve 19.07.2019 tarihi itibariyle kanuni defterlerde kayıtlı bulunan kredilerin, en geç 31.12.2019 tarihine kadar kapatılmasında kullanılabilecektir. Bu durumda, defter kayıtlarından düşülmesi kaydıyla, borcun ödenmesinde kullanılan varlıklar için Türkiye’ye getirilmeksizin bu hükümlerden yararlanılacaktır.
Ayrıca, 19.07.2019 tarihi itibariyle kanuni defterlerde kayıtlı bulunan sermaye avanslarının, yurt dışında bulunan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının 19.07.2019 tarihinden önce Türkiye’ye getirilmek suretiyle karşılanmış olması halinde, söz konusu avansların defter kayıtlarından düşülmesi kaydıyla bu hükümlerden yararlanılacaktır.
Gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerince sahip olunan ve Türkiye’de bulunan ancak kanuni defter kayıtlarında yer almayan yukarıda sayılan kıymetler ile taşınmazlar, 31.12.2019 tarihine kadar vergi dairelerine beyan edilmek suretiyle dönem kazancının tespitinde dikkate alınmaksızın kanuni defterlere kaydedilebilecektir. Bu takdirde, söz konusu varlıklar;
tespitinde dikkate alınmaksızın işletmeden çekilebilecektir.
Bu kapsamda beyan edilen taşınmazların ayni sermaye olarak konulmak suretiyle işletme kayıtlarına alınması halinde;
bu hükümden faydalanılabilecektir. Vergi dairelerine beyan edilen varlıkların değeri üzerinden %1 oranında vergi tarh edilecek olup bu vergi, tarhiyatın yapıldığı ayı izleyen ayın sonuna kadar ödenecektir.
Düzenleme kapsamında ödenen vergiler, hiçbir suretle gider olarak dikkate alınmayacak ve başka bir vergiden mahsup edilemeyecektir. Ayrıca Türkiye’ye getirilen veya defterlere kaydedilen varlıkların elden çıkarılmasından doğan zararlar, gelir ve kurumlar vergisi bakımından gider veya indirim olarak dikkate alınamayacaktır.
Düzenleme kapsamında bildirilen ve beyan edilen varlıklar nedeniyle hiçbir suretle vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılmayacaktır. Ancak vergi incelemesi ile tarhiyatına yönelik muafiyetten faydalanılabilmesi için;
İşbu Rehber konusu Kanun uyarınca GVK’ya eklenen geçici 90. madde ile;
hususlarında yetki verilmiştir.
Kurumlar Vergisi Kanunu’na (KVK) eklenen geçici 12. madde ile, Türkiye’de elektrik motorlu araçların üretilmesinin ve yurt içinde tercih edilirliğinin vergisel yönden desteklenmesine yönelik olarak KVK’nın 32/A maddesi kapsamındaki yatırıma katkı tutarının, sözü edilen araçların ilk iktisabında ödenecek olan özel tüketim vergilerinin mükelleflere (imalatçı otomotiv şirketlerine) iade edilmesi suretiyle kullandırılması hususunda Cumhurbaşkanına yetki verilmektedir.
Buna göre, anılan geçici madde ile, “6745 sayılı Yatırımların Proje Bazında Desteklenmesi İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un 80. maddesi kapsamında teşviklerden yararlanılmasına karar verilen ve bu kapsamda sera etkisi yaratan egzoz gazı salınımını tamamen ortadan kaldıracak teknolojilerin geliştirilmesi için;
söz konusu malların ilk iktisabı dolayısıyla 31.12.2035 tarihine kadar vergi dairesine ödenen özel tüketim vergisinin, takvim yılının üçer aylık dönemleri itibariyle bu mükelleflere, kısmen veya tamamen, nakden ya da vergi borçlarına mahsuben ödenmesi suretiyle kullandırma hususunda Cumhurbaşkanı yetkili kılınmaktadır.
5411 sayılı Kanuna geçici 32. madde eklenerek, Türkiye’de faaliyette bulunan;
ile kredi ilişkisinde bulunan ve Çerçeve Anlaşmalarda belirlenen borçlular, bu kuruluşlar tarafından kullandırılmış olan kredilere ilişkin olarak alınacak tedbirlerle;
imkan verilmesini sağlamak amacıyla, dahil oldukları risk grubundaki diğer borçlularla bir bütün olarak veya kısmen yeniden yapılandırmaya tabi tutulabileceği belirtilmiştir.
Sözü edilen finansal yeniden yapılandırmalara ilişkin usul ve esaslar Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurumu (BDDK) tarafından çıkarılan yönetmelik hükümleri çerçevesinde hazırlanan Çerçeve Anlaşmalar ile uyumlu olarak belirlenecek olup, bu madde hükümleri 19.07.2019 tarihinden itibaren iki yıl süreyle uygulanacaktır.
Anılan borçların yeniden yapılandırılması kapsamında getirilen vergisel düzenlemeler özetle şu şekildedir.
5411 sayılı Kanuna eklenen geçici 32. maddenin 8. fıkrasında, KVK’nın 5/1 maddesinin (f) bendinde yer alan istisna hükmünün, kanuni takibe alınma şartı aranmaksızın alacaklı kuruluşlara ilgili varlıklarını Çerçeve Anlaşmaları ve düzenlenen Sözleşmeler kapsamında devreden kurumlar ile bu suretle ilgili varlıkları devralan söz konusu alacaklı kuruluşların bu varlıkları satışından doğan kazançları hakkında da uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
Buna göre, bankalar, finansal kiralama şirketleri, faktöring şirketleri, finansman şirketleri ile diğer finansal kuruluşlara borçları nedeniyle ilgili varlıklarını; kanuni takibe alınma şartı aranmaksızın, yeniden yapılandırma kapsamında devreden kurumların;
ile anılan kuruluşların bu şekilde elde ettikleri söz konusu kıymetlerden
kurumlar vergisinden istisna olacaktır.
5411 sayılı Kanuna eklenen geçici 32. maddenin 9. fıkrasında, yukarıda anılan finansal kuruluşlarla kredi ilişkisinde bulunan ve Çerçeve Anlaşmalarda belirlenen borçluların yeniden yapılandırmaya tabi tutulması halinde, ilgili varlıkların Çerçeve Anlaşmaları ve düzenlenen Sözleşmeler kapsamında anılan kuruluşlara devir ve teslimi ile bu suretle ilgili varlıkları devralan alacaklı kuruluşların bu varlıkları devir ve tesliminde de KDV Kanunu’nun 17/4. maddesinin (r) bendinde yer alan istisna hükmünün uygulanacağı belirlenmiştir.
Buna göre, bankalar, finansal kiralama şirketleri, faktöring şirketleri, finansman şirketleri ile diğer finansal kuruluşlara borçlu olanların, yeniden yapılandırma kapsamında, borçlarına karşılık taşınmaz ve iştirak hisselerinin (müzayede mahallerinde yapılan satışlar dahil) anılan kuruluşlara devir ve teslimleri ile bu taşınmaz ve iştirak hisselerinin bu kuruluşlar tarafından devir ve teslimleri KDV’den istisna tutulacaktır.
5411 sayılı Kanuna eklenen geçici 32. maddenin 10. fıkrasında, Çerçeve Anlaşmaları kapsamında düzenlenen sözleşmelerin hükümleri uyarınca tahsilinden vazgeçilen alacak tutarlarının VUK hükümlerine göre alacaklı için değersiz alacak, borçlu için ise vazgeçilen alacak olarak dikkate alınacağı belirtilmiştir.
Ancak, alacaklı kuruluşlar tarafından dahil oldukları risk grubunda bulunan borçlularla yapılan yeniden yapılandırma işlemlerinde bu hükümler uygulanmayacaktır.
5411 sayılı Kanunun 53. maddesinde değişikliğe gidilerek, bankalar tarafından bu madde uyarınca özel karşılık ayrıldıktan sonra tahsil imkânı kalmaması nedeniyle kayıttan düşülen kredilerin, VUK’un 322. maddesi hükümleri kapsamında değersiz alacak addolunacağı hükme bağlanmıştır.
Buna göre, bankalarca özel karşılık ayrıldıktan sonra tahsil edilme imkanı kalmayan krediler, kayıtlardan düşülürken değersiz alacak olarak kabul edilecek ve bu tarihte kayıtlı değerleri üzerinden zarara geçirilerek yok edileceklerdir.
Bu noktada, söz konusu özel karşılıklar, anılan madde uyarınca ayrıldıkları yılda kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak kabul edildiğinden, değersiz alacak olarak addedilip giderleştirilmesi öncesinde daha önce ayrılmış karşılıkların (konusu kalmayan karşılıklar hesabı kullanılmak suretiyle) kapatılması hususu dikkatlerden kaçmamalıdır. Aksi halde, karşılığa konu tutarlar için iki defa gider kaydı söz konusu olacağından vergi kaybı doğacaktır.
6361 sayılı Kanunun 16. maddesinde değişikliğe gidilerek, özel karşılıklara ilişkin vergisel uygulamalarda değişiklikler yapılmış olup, söz konusu değişiklikler özetle şu şekildedir.
6361 sayılı Kanunun 16. maddesinde yapılan değişiklik ile, finansal kiralama şirketleri ve finansman şirketleri için tanınan özel karşılıkların tamamının, ayrıldıkları yılda kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak kabul edilmesi hakkı, faktoring şirketleri için de tanınmış ve maddedeki eksiklik giderilmiştir.
Buna göre, faktoring şirketleri de ilgili madde kapsamında ayrılan özel karşılıkların tamamını, ayrıldıkları yılda kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak kabul edeceklerdir.
6361 sayılı Kanunun 16. maddesinde eklenen bent ile, anılan madde uyarınca özel karşılık ayrıldıktan sonra tahsil imkanı kalmaması nedeniyle kayıttan düşülen alacakların, VUK’un 322. maddesi hükümleri kapsamında değersiz alacak addolunacağı belirlenmiştir.
Buna göre, finansal kiralama şirketleri, faktoring şirketleri ve finansman şirketleri tarafından özel karşılık ayrıldıktan sonra tahsil edilme imkanı kalmayan alacaklar, kayıtlardan düşülürken değersiz alacak olarak kabul edilecek ve bu tarihte kayıtlı değerleri üzerinden zarara geçirilerek yok edileceklerdir.
Bu noktada, söz konusu özel karşılıklar, anılan madde uyarınca ayrıldıkları yılda kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak kabul edildiğinden, değersiz alacak olarak addedilip giderleştirilmesi öncesinde daha önce ayrılmış karşılıkların (konusu kalmayan karşılıklar hesabı kullanılmak suretiyle) kapatılması hususu dikkatlerden kaçmamalıdır. Aksi halde, karşılığa konu tutarlar için iki defa gider kaydı söz konusu olacağından vergi kaybı doğacaktır.
“5597 sayılı Yurt Dışına Çıkış Harcı Hakkında Kanun ile Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun”da değişikliğe gidilerek yurt dışı çıkış harcı 15 TL’den 50 TL’ye artırılmakta olup bunun yanı sıra;
hususlarında düzenleme yapılmaktadır.
İşbu Rehber’de yer verilen vergisel düzenlemelerden;
yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.
Saygılarımızla.