MAKALE: 16.07.2025/05
Gerçek Kişilerin Hisse Senetleri ve Ortaklık Haklarından Elde Ettiği Gelirlerin Vergilendirilmesi
Centrum Türkiye Direktörlerinden Sn. Dr. Murat Akyol tarafından kaleme alınan bu makalede, gerçek kişilerin hisse senetleri ve ortaklık haklarından elde ettiği kazançların vergilendirilmesi kapsamlı olarak incelenmektedir. Şirket hisselerinin devrinden doğan kazançlar, kar payı gelirleri, borsada işlem gören hisse senetlerinin alım/satım ve temettü gelirleri, yurtiçi ve yurtdışı kaynaklı gelirlerin vergisel yükümlülükleri detaylı bir şekilde ele alınarak, beyan ve stopaj süreçleri açıklanmaktadır.
11.07.2025'te yayımlanan Centrum Time dergimizin 22. sayısında yer alan bu makalemize ve diğer içeriklere buradan ulaşabilirsiniz.
Türk vergi sisteminde, gerçek kişiler tarafından ortaklık hakları ve hisseleri ile menkul kıymetler, hisse senetleri ve diğer sermaye piyasası araçlarına sahip olunmasından ve elden çıkarılmasından sağlanan kazançlar 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun (GVK) muhtelif maddeleri kapsamında vergilendirilmektedir.
Hisse veya pay olarak ifade edilen kavramlar kaynağını 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunundan (TTK) almaktadır. Genel anlamıyla sermaye paylarını ifade eden pay veya hisse kavramı, bunların kıymetli evrak haline dönüştürülmesi ve sermayeyi temsil etmesi dolayısıyla pay senedi veya hisse senedi olarak ifade edilmektedir. Ayrıca, aynı Kanunun 135. maddesinde ortaklık payı; şahıs şirketlerindeki ortaklık payını, anonim şirketteki payı, limited şirketteki esas sermaye payını, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketteki ortaklık payını ifade etmektedir.
TTK’nın 484. maddesinde ise pay senetlerinin, hamiline veya nama yazılı olduğu, bedelleri tamamen ödenmemiş olan paylar için hamiline yazılı pay senetleri çıkarılamayacağı hüküm altına alınmıştır.
Şirket ortağının kendisine ait hisse payını, şirket ortaklarından birine veya ortak olmayan bir başka kişiye devretmesi işlemi hisse devri olarak adlandırılmaktadır. Böyle bir durumda, ortaklık paylarının elden çıkarılması sonrası elde edilen kazancın vergilendirilmesi hususunda, ortağı bulunulan şirket türüne, basılı hisse senedi olup olmadığına ve hissenin/senedin ne kadar süredir elde bulundurulduğuna göre farklı vergilendirmeler söz konusudur. Ayrıca, gerçek kişiler ortağı oldukları şirketten kar payı da alabilmekte ve bu durumda söz konusu kişiler açısından menkul sermaye iradı kapsamında şahsi gelir vergisi mükellefiyeti de söz konusu olabilmektedir.
Öte yandan kimi zaman gerçek kişiler, yönetimine katılmaksızın başka şirketlerin hisselerini satın almakta ve söz konusu şirketler üzerinden alım/satım kazancı veya kar payı geliri elde edebilmektedirler.
Bu makale çalışmamızda gerçek kişilerin; ortağı oldukları şirketteki hisselerini devretmeleri durumunda elde ettikleri kazançlar, ortağı oldukları şirketten almış oldukları kar payları ve borsalar üzerinden satın aldıkları şirket hisse senetlerinin alım/satım veya kar paylarından elde etmiş oldukları gelirler vergisel açıdan ele alınacaktır.
Ortaklık Hakları ve Paylarının Elden Çıkartılması
GVK’nın mükerrer 80. maddesi uyarınca, istisnalar hariç olmak üzere, menkul kıymetlerin elden çıkartılmasından sağlanan kazançlar değer artış kazancı olarak gelir vergisine tabidir. Ancak, bu düzenlemeye ilişkin bazı farklı belirlemeler de bulunmaktadır. Söz konusu maddede geçen ‘’elden çıkarma” deyimi; söz konusu mal ve hakların satılması, bir ivaz karşılığında devir ve temliki, trampa edilmesi, takası, kamulaştırılması, devletleştirilmesi, ticaret şirketlerine sermaye olarak konulmasını ifade etmektedir. Dolayısıyla bu düzenlemeden hareketle söz konusu kıymetlerin elden çıkarılması halinde madde hükmü çerçevesinde vergiyi doğuran olay gerçekleşecektir. Bu kapsamda, istisnai durumların varlığı da göz önünde bulundurulduğunda, GVK’nın mükerrer 80. maddesinin birinci fıkrasının 1 ve 4 numaralı bentlerinde yer alan düzenlemeleri yakından irdelemek gerekmektedir.
GVK’nın mükerrer 80/4 maddesi gereğince “ortaklık haklarının veya hisselerinin elden çıkarılmasından doğan kazançlar” değer artış kazancı olarak kabul edilmektedir. Söz konusu maddede ifade edilen ortaklık hak ve hisseleri, hisse senedine bağlanmamış payları ifade etmektedir.
Öte yandan, anonim şirketlere ait hisse senetleri ile eshamlı komandit şirketlerde komanditer ortakların hisse senetleri bu kapsamda olmayıp, aynı fıkranın 1. bendi kapsamına girmektedir. Zira, GVK mükerrer madde 80/1’de ‘’ ivazsız olarak iktisap edilenler ile tam mükellef kurumlara ait olan ve iki yıldan fazla süreyle elde tutulan hisse senetleri hariç, menkul kıymetlerin veya diğer sermaye piyasası araçlarının elden çıkarılmasından sağlanan kazançlar’’ın değer artış kazancı olduğu belirlenmiştir.
Buna göre, GVK mükerrer madde 80/4’de yer alan ortaklık hakları ve hisseleri kapsamına aşağıda yer alan unsurlar girmektedir.
- Adi şirketlerdeki paylar,
- Kooperatif hisseleri,
- Limited şirket payları,
- Adi komandit şirket payları,
- Kollektif şirket payları.
Bu kapsamda, GVK mükerrer madde 80/4 gereğince, elde tutma süresine bağlı olmaksızın yukarıda sayılan ortaklık hakları ve hisselerinin elden çıkarılmasından elde edilen kazançlar değer artış kazancı olarak vergilendirilmektedir.
GVK mükerrer madde 80/1 kapsamında yer alan ve iki yıldan uzun süreyle elde tutulan hisse senetlerine ilişkin yapılan düzenlemenin detayları ise aşağıda yer alan başlıkta ayrı olarak ele alınacaktır.
Tam Mükellef Kurumlara Ait Olan Hisselerin Elden Çıkartılması
Yukarıda bahsedildiği üzere, genel kural olarak, menkul kıymetlerin elden çıkartılmasından sağlanan kazançlar GVK mükerrer madde 80 uyarınca, değer artış kazancı olarak gelir vergisine tabidir.
Bununla birlikte söz konusu maddenin birinci fıkrasının 1. bendinde, ivazsız olarak iktisap edilenler ile tam mükellef kurumlara ait olan ve iki yıldan fazla süreyle elde tutulan hisse senetlerinin elden çıkarılmasından elde edilen kazançların değer artış kazancı olarak vergiye tabi tutulmayacağı hüküm altına alınmıştır.
Bu kapsamda, tam mükellef kurumlara ait hisse/pay senetlerinin en az iki senedir elde tutuluyor olması şartına ilişkin olarak hisse senetlerinin iktisap (edinim) tarihinin tespiti önem arz etmektedir. İktisap tarihinin belirlenmesine ilişkin açıklamalara ise 232 Seri No’lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde yer verilmiştir. Söz konusu Tebliğde;
- Genel olarak, hisse senedi üzerinde tasarruf hakkına sahip olunan tarihin, iktisap tarihi olarak dikkate alınması gerektiği,
- Hisse senetlerinin elden çıkarılmasından doğan kazançların vergilendirilmesinde, sermaye ve kâr yedeklerinin sermayeye eklenmesi dolayısıyla sahip olunan hisse senetlerinin iktisap tarihi olarak, daha önceden sahip olunan hisse senetlerinin iktisap tarihi esas alınacağı
ifade edilmektedir.
Anılan Tebliğ’de, geçici ilmühaberlerin anonim şirketler tarafından hisse senetlerinin yerini tutmak amacıyla çıkartılan menkul kıymetler olduğu ifade edilerek, geçici ilmühaberlere hisse senetlerinin elden çıkarılmasından doğan kazançların vergilendirilmesine ilişkin hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. Bu kapsamda, şirket yönetim kurulunca, şirket ortaklarına hisse senetlerinin teslim edilmesine veya hisse senedi bastırılıncaya kadar geçici ilmühaber çıkarılmasına ilişkin karar alınması, ortakların ileride hisselerini devretmeleri durumunda iki yıldan uzun süredir söz konusu hisseleri ellerinde bulundurduklarının tevsiki açısından önem arz etmektedir. Aksi takdirde ortakların hisse satışı dolayısıyla elde etmiş oldukları kazançların, değer artış kazancı kapsamında vergilendirilmesi söz konusu olacaktır.
Öte yandan, 04.02.2025 tarih ve 32813 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan ‘’İşletmenin Muhasebesiyle İlgili Olmayan Ticari Defterlerin Elektronik Ortamda Tutulması Hakkında Tebliğ’’ ile Anonim ve Limited Şirketlerin Sermayelerini Yeni Asgari Tutarlara Yükseltmelerine ve Kuruluşu ve Esas Sözleşme Değişikliği İzne Tabi Anonim Şirketlerin Belirlenmesine İlişkin Tebliğin 5 inci maddesinin birinci fıkrasında sayılan anonim şirketler ile 01.07.2025 tarihinden itibaren kurulan şirketlerin işletmenin muhasebesiyle ilgili olmayan; pay defteri, yönetim kurulu karar defteri, müdürler kurulu karar defteri ile genel kurul toplantı ve müzakere defterini elektronik ortamda tutmaları zorunlu hale getirilmiş ve söz konusu Tebliğ 01.07.2025 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiştir. Dolayısıyla, söz konusu yeni düzenleme, belirtilen şirketlerin ortakları bakımından hisse senetlerinin iktisap tarihinin belirlenmesi ve hisse senedi basımına veya geçici ilmühaber çıkarılmasına ilişkin yönetim kurulu kararlarının alındığı tarihin tespiti açısından önem arz edecektir.
İktisap tarihine ilişkin bir değer önemli belirleme ise, 257 No’lu Gelir Vergisi Genel Tebliği’nin "Sermaye artırımları dolayısıyla sahip olunan hisse senetlerinin alış tarihi ve bedelleri" başlıklı 2.4.1.4. bölümünde yapılmış olup, sermaye ve kar yedeklerinin sermayeye eklenmesi dolayısıyla sahip olunan hisse senetlerinin alış tarihi olarak daha önceden sahip olunan hisse senetlerinin alış tarihinin esas alınacağı belirtilmiştir.
Bunun yanı sıra, önceki paragrafta ifade edilen hisse senedi veya geçici ilmühaber kavramları anonim şirketlere has/ilişkin bulunmaktadır. Zira, Türk Ticaret Kanunu düzenlemelerine göre limited şirketler tarafından hisse senedi ya da ilmühaber çıkartılamamaktadır. Limited şirketlerdeki sermaye payı, ortaklık payı olarak ifade edilmekte ve hisse senedine bağlanamamaktadır. Bu sebeple anonim şirket dışında, yukarıda sayılan diğer şirketlerde (adi şirket payları, kooperatif hisseleri, adi komandit şirket payları ve kollektif şirket paylarında) olduğu gibi limited şirket hisseleri de ne zaman satılırsa satılsın ortaya çıkan kazançlar değer artışı kazancı olarak gelir vergisine tabi bulunmaktadır. GVK mükerrer 81. maddesi hükmüne göre vergilendirme sırasında, iktisap bedeli, hisselerin elden çıkarıldığı ay hariç olmak üzere, Türkiye İstatistik Kurumu’nca belirlenen Yurt İçi-Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) endeksindeki artış oranında artırılarak tespit edilmektedir. Ayrıca, endekslemenin yapılabilmesi için artış oranının %10 veya üzerinde olması gerekmektedir.
Söz konusu menkul kıymetlerin alım-satımından elde edilen değer artışı kazançlarında vergilendirmeye esas alınacak kazanç, GVK’nın mükerrer 81. maddesine göre elden çıkarma karşılığında alınan para ve ayınlarla sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerin tutarından, elden çıkarılan kıymetin maliyet bedeli ile elden çıkarılma dolayısıyla yapılan giderlerin ve ödenen vergi ve harçların indirilmesi suretiyle bulunmaktadır.
Bunun yanı sıra, bazı şirket yapılarında bir şirketin ortağı gerçek kişi veya şahıs yerine, bir başka tüzel kişi (şirket) olabilmektedir. Tüzel kişi ortağın hisse satışından elde ettiği kazancın vergilendirilmesine ilişkin düzenlemelere 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 5/1-e maddesinde yer verilmiş ve ilgili bentte sayılan şartların sağlanması halinde, kurumların en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançların %50’lik kısmı kurumlar vergisinden istisna edilmiştir.
Nev’i Değişikliğinde Durum
TTK hükümleri kapsamında başlangıçta limited şirket olarak kurulmuş şirketler sonradan nev’i (tür) değiştirerek anonim şirkete dönüşebilmektedirler. Bu gibi durumlarda olan şirketlerin ortaklarının hisse devri gerçekleştirmeleri halinde ortakların hisseleri iktisap tarihinin hangi tarih olacağı ve hisse satışına ilişkin vergileme olup/olmayacağı hususu tartışma konusu olmuştur.
Bu noktada Gelir İdaresinin geçmişte, limited şirketin nev’i değiştirerek anonim şirkete dönüşmesi halinde, ortakların anonim şirket hisse senetlerini iktisap tarihi olarak, söz konusu ortakların limited şirket sermayesine katıldıkları tarihin iktisap tarihi olarak esas alınması gerektiği yönünde özelgeler verdiği görülmüştür. Ancak İdare daha sonrasında görüş değiştirerek, anonim şirket hisse senetlerinin iktisap tarihi olarak, anonim şirket hisse senetlerinin basım tarihinin esas alınması gerektiğine ilişkin özelgeler vermiştir.
Buna göre limited şirketten anonim şirkete dönüşen sermaye şirketlerinde, ortakların anonim şirket hisse senetlerini iktisap tarihi, söz konusu hisse senetlerinin basımı veya geçici ilmühaber çıkarılmasına ilişkin alınan karar tarihi olmakta ve ne kadar süreyle bu hisselere sahip olduklarına ilişkin hesaplama da bu tarihten itibaren yapılmaktadır. Buna göre de ortakların hisse devirlerinde değer artış kazancı yönünden vergiye tabi olup olmayacakları belirlenmektedir.
Gerçek Kişilerce Ortak Olunan Şirketten Kar Payı Elde Edilmesi
GVK’ya göre şirket ortaklarının ortağı bulundukları şirketlerden elde etmiş oldukları kar payları/temettü gelirleri, Kanunun 75’inci maddesi kapsamında menkul sermaye iradı olarak sayılmakta ve bu kapsamda vergilendirilmektedir.
Temettü geliri elde eden açısından vergi kesintisi, kar payını elde edenlerin hukuki statüsüne göre; Gelir Vergisi Kanunu’nun 94/6’ncı maddesi, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 15/2 maddesi ile aynı Kanunun 30/3 maddesinde düzenlenmiş bulunmaktadır.
Yukarıda bahsedilen Kanunların ilgili hükümleri gereğince tevkifata tabi tutulacak kar payları, Gelir Vergisi Kanunu’nun 75’inci maddesinin ikinci fıkrasının 1, 2, 3, ve 4 numaralı bentlerinde şu şekilde sayılmıştır;
- Her nevi hisse senetlerinin kar payları,
- İştirak hisselerinden doğan kazançlar (Limited şirket ortaklarının, iş ortaklıklarının ve komanditerlerin kar payları ile kooperatiflerin ortaklarına dağıttıkları kar payları bu kapsamdadır),
- Kurumların idare meclisi başkan ve üyelerine verilen kar payları,
- Kurumlar Vergisi Kanunu uyarınca yıllık veya özel beyanname veren dar mükellef kurumların, indirim ve istisnalar düşülmeden önceki kurum kazancından, hesaplanan kurumlar vergisi düşüldükten sonra kalan kısmı.
Öte yandan, kar paylarından gerçekleştirilmesi gereken vergi kesintisi, GVK 94/1-6 maddesinin (b) alt bendinde yer alan düzenlemelere göre yapılmaktadır. Bu kapsamda;
“i) Tam mükellef kurumlar tarafından; tam mükellef gerçek kişilere gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olmayanlara ve gelir vergisinden muaf olanlara dağıtılan 75’inci maddenin ikinci fıkrasının 1, 2 ve 3 numaralı bentlerinde yazılı kar paylarından % 15,
ii) Tam mükellef kurumlar tarafında; dar mükellef gerçek kişilere ve gelir vergisinden muaf olan dar mükelleflere dağıtılan 75’inci maddesinin ikinci fıkrasının 1, 2 ve 3 numaralı bentlerinde yazılı kar paylarından % 15,
iii) 75 inci maddenin ikinci fıkrasının (4) numaralı bendinde yazılı menkul sermaye iradının ana merkeze aktarılan tutarı üzerinden % 10 “
oranında gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir. GVK 94/1-6 maddesi kapsamına giren ve gelir vergisi tevkifatı yapılması gereken kar payı ödemeleri ise şu şekildedir;
- Tam mükellef gerçek kişilere,
- Gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olmayanlara,
- Gelir vergisinden muaf olanlara,
- Dar mükellef gerçek kişilere,
- Gelir vergisinden muaf olan dar mükellef gerçek kişilere
dağıtılan ve GVK’nun 75. maddesinin ikinci fıkrasının 1, 2, ve 3 bentlerinde yazılı kar payları.
Öte yandan yapılan yasal düzenlemeler ile söz konusu oranlarda zaman zaman değişikliğe gidildiği görülmektedir. Bu kapsamda 22.12.2024 tarihine kadar tam mükellef kurumlardan elde edilen kar payları için %10 olarak uygulanan tevkifat oranı, bu tarihten itibaren %15 olarak uygulanmaktadır.
Kar Payının Beyanı ve Vergilendirilmesi
Tam mükellef kurumlar tarafından gerçek kişi ortaklara nakden veya hesaben kar payı dağıtılması durumunda, kurum açısından dağıtımın yapıldığı tarih itibariyle vergi kesintisi yapma yükümlülüğü ortaya çıkmakta ve ilgili ayın muhtasar beyannamesi ile söz konusu kesintilerin beyanı gerekmektedir. Bu noktada hatırlatılmasında yarar bulunan bir diğer husus ise, karın sermayeye ilave edilmesi kar dağıtımı sayılmadığı için böyle bir durumda herhangi bir vergi kesintisi yapılma zorunluluğu ortaya çıkmamaktadır.
Kar payını elde eden tam mükellef gerçek kişiler açısından ise, temettünün elde edildiği takvim yılını izleyen Mart ayının sonuna kadar yıllık gelir vergisi beyannamesi ile söz konusu kar paylarının beyan edilmesi gerekmektedir. Bu kapsamda kar payının tam mükellef kurumlardan elde edilmesi durumunda GVK’nın 22/3 maddesi göz önünde bulundurulmalıdır. Söz konusu maddede; ‘’Tam mükellef kurumlardan elde edilen, 75 inci maddenin ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde yazılı kâr paylarının yarısı gelir vergisinden müstesnadır. İstisna edilen tutar üzerinden 94 üncü madde uyarınca tevkifat yapılır ve tevkif edilen verginin tamamı, kâr payının yıllık beyanname ile beyan edilmesi durumunda yıllık beyanname üzerinden hesaplanan vergiden mahsup edilir’’ hükmü yer almaktadır. Bu kapsamda temettü geliri elde eden kişi, brüt kar payının yarısını istisna tutarak beyan etmeyecek ve karı dağıtan kurumun tevkif ettiği verginin tamamını beyanname üzerinde mahsup edebilecektir.
Öte yandan, gerçek kişi tarafından kar payının yurt dışında (kanuni ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayan) bulunan bir kurumdan elde edilmesi durumunda, brüt temettü tutarı istisna edilen tutarı (2025 dönemi için 18.000,00 TL) aşıyorsa tamamı beyan edilecek ve yurt dışında ödenen vergi Türkiye’de hesaplanan gelir vergisinden mahsup edilebilecektir. Yurt dışında ödenen ve mahsup edilecek olan vergi, bu gelir için Türkiye’de hesaplanan gelir vergisini aşmamalıdır. Ancak, vergilemenin uygulanması aşamasında, temettünün elde edildiği kurumun mukimi olduğu ülke ile Türkiye arasındaki Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması hükümlerine ayrıca bakılmalıdır.
Ayrıca, 7491 sayılı Kanunun 8.maddesiyle Gelir Vergisi Kanununun 22.maddesine eklenen 4.fıkra ile; 01.01.2023 tarihinden itibaren kanuni ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayan anonim ve limited şirket niteliğindeki kurumlardan elde edilen, 75’inci maddenin ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde yazılı kâr paylarının yarısı, bu kurumların ödenmiş sermayesinin en az %50’sine sahip olunması ve kâr payının, elde edildiği takvim yılına ilişkin yıllık gelir vergisi beyannamesinin verilmesi gereken tarihe kadar Türkiye’ye transfer edilmesi şartıyla gelir vergisinden müstesna kılınmıştır.
Diğer taraftan, GVK 94/6-b maddesine göre, kar dağıtımına bağlı gelir vergisi tevkifatı uygulamasında, kar payı dağıtımına konu olan kurum kazancının kurumlar vergisine tabi olup olmaması ve karın hangi yıla ait olduğu önem arz etmektedir. Bu noktada aşağıda yer alan düzenlemeler göz önünde bulundurulmalıdır;
- Tam mükellef kurumların 1998 yılı ve öncesi döneme ait kazançlarının dağıtımı sonucu elde edilen temettü gelirleri beyan edilmemekte ve bu kar payları üzerinden stopaj yapılmamaktadır.
- GVK geçici 62/1-b maddesine göre, 01.01.1999 – 31.12.2002 tarihleri arasında sona eren hesap dönemlerinde elde edilen ve kurumlar vergisinden istisna edilmiş kurum kazançlarının ortaklara kar payı olarak dağıtılması halinde kar dağıtımına bağlı vergi tevkifatı yapılmamaktadır.
Ancak, Kurumlar Vergisi mükelleflerinin 1999 – 2002 hesap dönemlerinde elde ettikleri kurumlar vergisine tabi tutulmuş kazançlarının ortaklara kar payı olarak dağıtılması halinde bu kar payları üzerinden %15 gelir vergisi tevkifatı yapılmaktadır.
- Tam mükellef kurumların 1999–2002 yıllarına ait istisna kazançları ile GVK'nın geçici 61. maddesi kapsamında stopaja tabi tutulmuş yatırım indirimi istisnasına konu kazançlardan elde edilen temettülerin beyanı özellik arz etmektedir. Bu kapsamda elde edilen net temettünün 1/9'u temettü tutarına ilave edilmekte ve brüt temettü bulunmaktadır. Söz konusu tutarın yarısı veya beyana tabi diğer gelirlerle olan toplamı GVK md.103’te yer alan ücretliler için gelir vergisi tarifesinin 2’nci dilimini (2025 dönemi için 330.000 TL) aşıyor ise beyan edilmekte ve beyan edilen gelirin 1/5’i hesaplanan vergiden mahsup edilmektedir.
Gerçek Kişilerin Borsa Üzerinden Aldıkları Hisse Senetlerinin Alım/Satımından ve Kar Paylarından Elde Ettikleri Gelirlerin Durumu
Hisse Senedi Alım Satımın Kazançları
Türkiye’de borsalarda işlem gören hisse senetlerinin veya borsalarda işlem görmemekle birlikte Türkiye’de ihraç edilmiş ve Sermaye Piyasası Kurul kaydına alınmış hisse senetlerinin elden çıkarılmasından sağlanan kazançlar 01.01.2006 tarihinden bu yana GVK Geçici 67. madde kapsamında tevkifat yoluyla (beyana tabi olmaksızın) vergilendirilmektedir.
Bu kapsamda, tam mükellef gerçek kişiler tarafından 01.01.2006 tarihi sonrası iktisap edilen ve banka ve aracı kurumlar vasıtasıyla alınıp satılan BİST’de işlem gören hisse senetlerinin bir yıldan fazla süreyle elde tutulup satılması vergiye (stopaja) tabi değildir. Menkul kıymet yatırım ortaklıklarına ait hisse senetleri hariç diğer hisse senedi alım/satım kazançlarında ise %0 stopaj uygulanmaktadır.
Dolayısıyla (menkul kıymet yatırım ortaklıklarının hisse senetleri dışındaki) hisse senetleri bakımından bir yıldan kısa süre elde tutulsa da stopaj oranı hali hazırda %0’dır. Bir yıldan az süreyle elde tutulan menkul kıymet yatırım ortaklıklarının hisse senetlerinin satışından sağlanan kazançlar üzerindense ilgili banka veya aracı kurum tarafından %10 oranında stopaj yapılır (bir yıldan uzun süre elde tutulan menkul kıymet yatırım ortaklıklarının hisse senetlerinin satışından elde edilen kazançlar stopaja tabi değildir).
Geçici 67. maddeye göre yapılan stopaj (%0’lık stopaj dahil) nihai vergileme olup, gerçek kişilerce ayrıca beyanname verilmesi veya söz konusu kazançlarını verilen beyannameye dahil edilmeleri gerekmez.
Öte yandan, tam mükellef gerçek kişiler tarafından yurtdışında bulunan borsalarda işlem gören hisse senetlerinin alım/satım kazançlarının GVK. Mük.md.80 kapsamında değer artış kazancı olarak Türkiye’de beyan edilmesi gerekmektedir.
Hisse Senedi Kar Payları
GVK’nın 75’inci maddesinde yer alan hükümlere göre, menkul kıymet niteliğinde olup hisse senetleri üzerinden elde edilen kar payları (temettüler) menkul sermaye iradı olarak vergilendirilmektedir. Tam mükellef gerçek kişiler tarafından hisse senedi kar payı gelirleri için vergileme esasları şu şekildedir;
- Kar dağıtımı yapan kurum tarafından %15 oranında stopaj uygulanır. (Temettüler geçici 67. Madde kapsamında olmadığından stopaj nihai vergi değildir)
- Tam mükellef kurumlardan elde edilen brüt temettü gelirinin yarısının, varsa tevkif suretiyle vergilendirilmiş diğer menkul ve gayrimenkul sermaye iratları ile birlikte toplam tutarının, 2025 yılı için geçerli olan 330.000 TL’lik beyan sınırını aşması halinde, brüt temettü gelirinin yarısı yıllık beyanname ile beyan edilir.
- Temettüyü dağıtan kurum tarafından yapılan stopajın tamamı, beyanname üzerinde hesaplanan gelir vergisinden mahsup edilir.
Öte yandan, tam mükellef gerçek kişiler tarafından yurtdışında bulunan borsalarda işlem gören hisse senetlerinden elde edilen kar paylarının GVK md.75 kapsamında menkul sermaye iradı olması sebebiyle, GVK 86/1-d maddesinde yer alan sınırı (2025 yılı için 18.000,00 TL) aşması durumunda tamamının Türkiye’de beyan edilmesi gerekmektedir.
SONUÇ
Bu makale çalışması ile gerçek kişilerin; ortağı oldukları şirketteki hisselerini devretmeleri sırasında elde ettikleri kazançlardan, ortağı oldukları şirketten almış oldukları kar paylarından ve borsa üzerinden satın aldıkları hisse senetlerinin alım/satım veya kar paylarından elde etmiş oldukları gelirlerin vergisel açıdan ele alınmasına çalışılmıştır.
Bu kapsamda, hisse senetlerinin ve ortaklık haklarının elden çıkarılması sonucunda değer artış kazancı sayılan ve sayılmayan durumlar ele alınmış ve hangi durumlarda beyanname verileceği ve vergilemenin gündeme geleceği hususlarına ayrıntılı olarak yer verilmiştir.
Ayrıca, yurtiçi veya yurtdışında ortağı oldukları şirketlerden kar payı alan gerçek kişilerin elde etmiş oldukları menkul sermaye iratlarına ilişkin vergileme esasları ele alınmıştır.
Bunun yanı sıra, GVK geçici md.67 kapsamında bankalar ve aracı kurumlar vasıtasıyla elden çıkarılan BİST’te işlem gören şirketlerin hisse senetlerinin alım/satım kazancı veya kar payı gelirleri için stopaj uygulamalarına yer verilmiştir.
