Sizi Arayalım
İhraç Kayıtlı Satışlarda Vergi Uygulamaları

MAKALE: 24.10.2025/10

İhraç Kayıtlı Satışlarda Vergi Uygulamaları

Centrum Türkiye Kıdemli Müdürü Sn. Ahmet Yılmaz tarafından kaleme alınan bu makalede, ihraç kayıtlı satışların Katma Değer Vergisi (KDV) ve kurumlar vergisi yönünden uygulamaları detaylı olarak incelenmektedir. 3065 sayılı KDV Kanunu’nun 11/1-c maddesi kapsamında imalatçıların ihracatçılara KDV’siz mal teslim edebilmesine imkan tanıyan bu sistemin, tecil-terkin mekanizması, belge düzeni, iade süreçleri ve ihracatta 5 puanlık kurumlar vergisi indirimiyle ilişkisi açıklanmaktadır. Ayrıca, uygulamada sık karşılaşılan sorunlar, ÖTV’ye tabi mallarda KDV iadesine ilişkin özel durumlar ve indirim-iade tercihleri gibi teknik detaylar ele alınarak, mükelleflerin vergi avantajlarını en etkin şekilde kullanabilmeleri için dikkat etmeleri gereken hususlar aktarılmaktadır.

21.10.2025'te yayımlanan Centrum Time dergimizin 23. sayısında yer alan bu makalemize ve diğer içeriklere buradan ulaşabilirsiniz.

İhraç kayıtlı satış, üretici firmaların, ürünlerini yurt dışına satacak olan ihracatçılara satış yaparken faydalandığı özel bir satış yöntemidir. Bu yöntemde üretici, doğrudan yurt dışına satış yapmaz, bunun yerine ihracatı gerçekleştirecek firmaya ürününü Katma Değer Vergisi (KDV) almadan satar. Bu uygulama, firmalara bazı vergi avantajları yanı sıra nakit akışının daha efektif kullanım imkanı sunan,  üreticinin, ihracat yapacak firmaya ürünü KDV'siz olarak teslim etmesidir. 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 11/1-c maddesi uyarınca kapsamında yapılan ihraç kayıtlı teslimlerde, ihracatı yapacak olan firmalar satın aldıkları bu ürünler için KDV ödemezler.

Üreticinin tahsil edemediği KDV tutarını devletten iade olarak alabilme imkanı sağlar. Bu uygulama sayesinde hem ihracatçı firma KDV ödemez ve nakit akışını daha verimli kullanır, hem de üreticilere ürünlerinin ihracat pazarlarına açmaları imkanı sağlar. Bu suretle ihraç edilen ürünleriyle ilgili olarak da üzerlerinde yük olarak bir KDV tutarı var ise bu KDV’nin kendilerine iadesi imkanı sağlanmıştır.

Bu makalemizde ihraç kayıtlı satışlarla ilgili özellikle KDV uygulamaları ve ihracatta 5 puanlık kurumlar vergisi indirimi uygulamasına ilişkin süreçleri ve bu süreçte karşılaşılan bazı hususları irdelemeye çalışacağız.

İhraç Kayıtlı Satış Yapabilecek Mükellefler

İhraç kayıtlı satışın doğrudan yapılan ihracattan bazı farkları bulunmaktadır. Bu satış, esas itibariyle, üretilen ürünlerin yurt dışına ihraç edilmesi şartıyla, üretici firma tarafından yurtiçindeki bir firmaya satışıdır. KDV mevzuatına göre, ihraç kayıtlı satış yapabilmek için imalatçı olma şartı bulunmakta olup bunun dışında diğer şartların da taşınması gerekmektedir. Bu şartlar tebliğde şu şekilde sıralanmıştır;

  • Sanayi siciline kayıtlı ve sanayi sicil belgesini haiz olunması veya Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından alınmış çiftçi kayıt belgesi, gıda işletmesi kayıt belgesi ve işletme onay belgelerinden (üretici belgesi) herhangi birine sahip olunması,
  • İlgili meslek odasına kayıtlı bulunulması,
  • Üretimin yapıldığı dönemde yürürlükte bulunan Sanayi Sicil Tebliğlerinde öngörülen sayıda işçi çalıştırılması ve gerekli araç parkına sahip olunması veya kapasite raporundaki üretim altyapısına sahip olunması

gerekmektedir.

Bu şartlara sahip olan imalatçılarca, ihraç edilmek kaydıyla ihracatçılara mal teslim edilen dönemde ve bir defa olmak üzere “imalatçı belgesi” ve ilgili meslek odasına üyelik belgesinin birer örneği, ilgili dönem KDV beyannamesinin verilme süresine kadar bağlı oldukları vergi dairesine bir dilekçe ekinde ibraz edilmesi gerekir. Yapılan  imalatın niteliğinde bir  değişiklik olması veya  imalatçı niteliğinin kaybedilmesi hallerinde imalatçılarca, bağlı bulundukları vergi dairesine durumun bildirilmesi gerekmektedir.

İhraç Kayıtlı Satışlarda Belge Düzeni

Katma Değer Vergisi (KDV) Kanunu’nun 11. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi uyarınca gerçekleştirilen teslimlerde, fatura KDV’li olarak düzenlenmekte olup ihraç kayıtlı teslimlerine ilişkin fatura düzenleyecek olanların, dikkat etmesi gereken bazı şekil şartları bulunmaktadır. Bu şartlar yerine getirilmediğinde veya eksikler tespit edildiğinde vergi dairesince farklı yorumlayabilmekte ve sorunlarla karşılaşılabilmektedir. Faturada, Vergi Usul Kanunu'nda belirtilen genel şekil şartlarının yanı sıra aşağıdaki hususlara da ayrıca dikkat edilmesi gerekmektedir.

  • Fatura tipinin “İHRAÇ KAYITLI “ olarak seçilmesi, 
  • Faturada toplam mal bedeli ve KDV tutarının yer alması, 
  • Fatura döviz cinsinden düzenlenmiş ise Döviz tutarları ve bu tutarlara ait Türk Lirası karşılıklarına faturada yer verilmesi,
  • Satışı yapılan ürünler ÖTV kapsamındaki ürünlerden oluşmakta ise ürünlerin ÖTV tutarının ve toplam KDV tutarının gösterilmesi,
  • “3065 sayılı KDV Kanununun 11/1-c maddesi hükmü gereğince KDV tahsil edilmemiştir” ibarelerine yer verilmesi.

Bu şekil şartları, vergi dairesine yapılacak beyan ve iade taleplerinde, söz konusu işlemin ihraç kayıtlı satış olduğunu resmi olarak belgelemek için gereklidir. Küçük ama önemli bu detaylar, işlemlerin takibi, beyannamelerin sağlıklı düzenlenmesi, iade veya tecil-terkin işlemlerinin sağlıklı yürütülebilmesi için büyük kolaylık sağlayacaktır.  

İhraç Kayıtlı Satışlarda KDV Yönünden Uygulamalar 

İhraç Kayıtlı Alım Yapan Firmalar Yönünden KDV Uygulamaları 

İhracatçılar, ihraç kaydıyla temin ettikleri malları, katma değer vergisi (KDV) indirimi uygulamaksızın muhasebe kayıtlarına almaktadırlar. Bu tür işlemlere ilişkin düzenlenen ve üzerinde "KDV tahsil edilmediğine" dair bir açıklama bulunan faturada yer alan KDV tutarı, şeklen gösterilmekte olup ihracatçıyı hukuki ya da mali açıdan bağlamamaktadır. Dolayısıyla, ihracatçı söz konusu KDV’yi ne yevmiye defterine kaydetmekte ne de KDV beyannamesinde indirilecek vergiler arasında beyan etmektedir. İhracatçılar, bu sistem sayesinde KDV yükü taşımadan mal temin etmekte ve bu malları yine KDV hesaplamaksızın ihraç edebilmektedir. Bu durum, KDV açısından ihracatçıların karşılaştığı vergisel sorunları büyük ölçüde ortadan kaldırmaktadır. Ancak "büyük ölçüde" ifadesi, sistemin mutlak bir çözüm sunmadığını göstermektedir. Zira ihracatçılar, KDV’siz mal temin etmiş olsalar dahi, ihracata ilişkin taşıma, komisyon, gümrük işlemleri ve genel giderler gibi hizmet alımları sebebiyle KDV’ye maruz kalabilmektedir. Bu tür giderlere ait KDV’lerin, mevzuat çerçevesinde ihracatçıya iadesi mümkündür.

Bu uygulamada, KDV’ye ilişkin tüm sorumluluk ve risk, ihraç kaydıyla mal teslim eden satıcıya yüklenmektedir. İhracatın süresi içinde gerçekleşmemesi ve ek süre talebinin yapılamaması gibi durumlar uygulamada bazı zorluklara sebebiyet vermekte, vergi incelemeleri sonucunda ortaya çıkabilecek cezai müeyyideler, gecikme faizleri ve diğer mali yükümlülükler nedeniyle, satıcılar ile ihracatçılar arasında, bu tür risklerin ihracatçılara rücu edilebilmesini öngören sözleşmeler düzenlenebilmektedir.

İhraç Kayıtlı Satış Yapan Yönünden Uygulamalar KDV Uygulamaları 

İhraç kayıtlı satış uygulamasında imalatçı firmanın, fiilen ihracatçı firmadan tahsil etmediği KDV tutarını, ilgili dönemde ödenecek KDV çıkması halinde bu KDV’nin tecil edilmesi, devreden KDV çıkması halinde ise ihracatın öngörülen sürede gerçekleşmesinden sonra KDV’nin kendisine iade edilmesi ya da indirim yoluyla giderilebilmesine imkan sağlanmaktadır. Söz konusu KDV tutarının hukuken geçerli bir KDV tahakkuku olarak kabul edilmesi gerekmektedir. Bu nedenle, ihraç kaydıyla yapılan teslimlere ilişkin KDV tutarının ilgili dönem beyannamesinde gösterilmesi gerekmektedir. İhraç Kayıtlı Teslime ilişkin matrah ve KDV tutarları, diğer yurtiçi teslimlere ait KDV’lerin içinde beyan edilmekteydi. Eylül 2025 döneminden itibaren KDV beyannamelerinde yapılan güncelleme ile tevkifat uygulanmayan işlemler satırında işlem türü sekmesi eklenmiş olup 701 koduyla “İhracatı Yapılacak Nihai Ürünlerin Kanunun 11/1-c Maddesi Kapsamında Teslimi” başlığıyla açılan alanda beyan edilemeye başlanmıştır. 

KDV beyannamesinde, indirilecek vergiler düşüldükten sonra kalan ödenecek KDV tutarı, ihraç kayıtlı teslim KDV tutarına eşit ya da daha fazla ise, bu tutarın ihraç kayıtlı teslime isabet eden kısmı, herhangi bir faiz uygulanmaksızın tecil edilmektedir.

Söz konusu malların, ihracatçıya teslim tarihini takip eden ay başından itibaren 3 ay içinde ihraç edilmesi gerekmektedir. İhracat işleminin süresinde gerçekleştiği, mevzuata uygun şekilde ihracat beyannamelerinin tevsik edildiği takdirde, bu tutar terkin edilir.

Vergi dairesinin, nihai olarak tahsil edilmemesi gereken bu vergiyi beyana ve tecile konu ettirmekteki temel amacı, ihracatın gerçekleşip gerçekleşmediğini izlemek ve bu süreçte söz konusu vergiyi güvence altında tutmaktır.

İhracatın belirtilen şartlara uygun olarak gerçekleştirilmemesi halinde, ihracatçılar tarafından en geç 3 aylık sürenin sonundan itibaren 15 gün içinde ilgili vergi dairesine/defterdarlığa verilecek bir dilekçe ile ek süre istenir. Bu süreden sonra yapılan ek süre taleplerinin değerlendirilmesi ve kabulü söz konusu değildir. İhracatın süresi içerisinde yapılmaması halinde, tecil olunan vergi tahakkuk ettirildiği tarihten itibaren 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci maddesine göre belirlenen gecikme zammıyla birlikte tahsil olunur. Ancak, ihraç edilmek şartıyla teslim edilen malların 213 sayılı Kanunda belirtilen mücbir sebepler nedeniyle ihraç edilememesi halinde, tecil edilen vergi tecil edildiği tarihten itibaren 6183 sayılı Kanunun 48 inci maddesine göre ilgili dönemler için geçerli tecil faizi ile birlikte tahsil edilmektedir.

Öte yandan, ihraç kaydıyla mal tesliminde bulunan mükellefin ilgili dönemdeki KDV beyannamesinde, indirim hakkı fazlası nedeniyle herhangi bir ödenecek KDV oluşmamışsa, ihraç kayıtlı faturada yer alan KDV tutarı, ihracatın gerçekleşmesini takiben, mükellefin talebi doğrultusunda nakden ya da mahsuben iade konusu yapılabilmektedir. Mükellefler ihraç kayıtlı satış sonucu oluşan KDV iadesini, ihracatın gerçekleştiği aydan itibaren vergi dairesinden talep edip ilgili evrakları ve listeleri ibraz etmek koşuluyla vergi dairesinden mahsuben veya nakden iade talebinde bulunabilecekleri gibi iade talep etmeyip bu tutarı, konuya ilişkin bir dilekçeyle vergi dairesine başvuru yaparak sonraki dönemlere devreden KDV indirimi olarak da kullanılabilmektedir. Yani İade hakkı doğuran işlemleri bulunan mükelleflerin bu işlemler dolayısıyla yüklendikleri vergileri nakden veya mahsuben iade olarak talep etmek yerine indirim yoluyla giderme tercihinde bulunmaları mümkündür. Tercihlerini bu yönde kullanan mükellefler tarafından iade hakkı doğuran işlem bedelleri KDV Beyannamesinin “Diğer İade Hakkı Doğuran İşlemler” tablolarında beyan edilir; ancak tabloların "Yüklenilen KDV" veya sütunlarına "0" (sıfır) yazılır.

KDV Uygulama Genel Tebliğinde Mükelleflerin iade hakkı doğuran işlemleri nedeniyle iadesini talep ettikleri tutarın bir kısmının iade alınıp kalan kısmının indirim yoluyla giderilmesi tercihinde bulunmalarının mümkün olmadığı belirtilmektedir.

Ancak burada özel bir durum bulunmakta. Nedir bu özel durum? Satılan ürünün özelliği.  Satılan ürün ÖTV’ye tabi bir ürünse ve satıştan dolayı nakden veya mahsuben iade oluşmuşsa ÖTV tutarına ait KDV iade tutarına konu edilemiyor. Yani vergi dairesi ÖTV’nin KDV’sini ödemiyor. İadeye konu edilmeyen bu tutar indirim yoluyla diğer indirimler satırında 107 nolu satırda beyan edilerek ihracatın gerçekleştiği dönemde indirime konu edilebiliyor. Tabi bu konuda da özellikli bazı hususlar var.

Gelir İdaresi Başkanlığının 2020 tarihli yazısında;

  • ÖTV'ye tabi malların ihraç kayıtlı tesliminde iade edilecek KDV tutarının, ÖTV'ye isabet eden KDV tutarı düşülmek suretiyle hesaplanacağını,
  • Bu çerçevede, ihraç kaydıyla teslimden kaynaklanan tecil-terkin kapsamındaki ÖTV dahil toplam bedel üzerinden hesaplanan KDV'nin, tamamının ilgili dönem beyannamesinin "Tecil Edilecek KDV" satırında yer alması halinde, KDV iadesi (talebi) söz konusu olmadığından herhangi bir işlem yapılmayacağını,
  • Bir kısmının "Tecil Edilecek KDV" bir kısmının "İhracatın Gerçekleştiği Dönemde İade Edilecek Tecil Edilemeyen KDV" satırında yer alması durumunda, öncelikle ÖTV'ye isabet eden KDV tutarı ile "Tecil Edilecek KDV" tutarı kıyaslanarak, "Tecil Edilecek KDV" tutarının yüksek olması durumunda herhangi bir işlem yapılmayacağı, ÖTV'ye isabet eden KDV tutarının "Tecil Edilecek KDV" tutarından yüksek olması halinde ise aşan kısmın KDV iade tutarından düşüleceği ve bu suretle ÖTV'ye isabet eden iade  edilemeyecek KDV tutarının tespit edileceğini,
  • Diğer taraftan, ÖTV üzerinden hesaplanan ve yukarıda belirtilen şekilde iade hesabından düşülen KDV tutarının, en erken ihracatın gerçekleştiği dönem beyannamesinin "İndirimler" kulakçığının "İndirimler" tablosunda 107 kod numaralı satır aracılığıyla indirim konusu yapılabileceği, ayrıca, ihraç kaydıyla teslim edilen söz konusu malların girdisinin ÖTV'li olması  durumunun, tecil-terkin kapsamındaki ÖTV dahil bedel üzerinden hesaplanan KDV'nin  iadesine ilişkin olarak tesis edilecek işlemlere herhangi bir etkisi bulunmayacağını,

ifade etmiştir. Özetle işin içine ÖTV girince mevzu derinleşiyor.

İhraç Kayıtlı Satışlarla ilgili, ÖTV kadar olmasa da, uygulamada işlemin nasıl yapılması gerektiği konusunda kafaları karıştıran bir konu daha var. Mükellefler nakden veya mahsuben iade talebinde bulunduğunda bu iade alacağından vazgeçerek tercihini indirim yoluyla kullanmak isteyebilir mi? Şayet böyle bir imkan varsa ara dönemdeki tüm KDV beyannameleri düzeltilmeli mi? Evet iadeden vazgeçip indirim yolunu tercih edebilir. Böyle bir imkan var. Ancak burada da özel bir durum var. İlgili iade dosyasına ilişkin mahsuben veya nakden iade başvurusu yapılmış olsa da, iade işlemlerinin kısmen dahi olsa henüz yapılmamış olması gerekiyor. Mükellefler iade işlemi henüz sonuçlanmamış dosya için daha önce mahsuben veya nakden iade talep edilen tutarlara ilişkin KDV iade alacağından vazgeçerek, indirim yoluyla telafi edebilirler. Söz konusu indirimi indirim yoluyla telafi edilmesinin talep edildiği dönemde (talebin yapıldığı döneme ilişkin verilecek beyannamede) indirime konu edilmesi gerekmektedir. Yani ilk iade başvurusunun yapıldığı dönem ile iadeden vazgeçilen dönem arasındaki dönemlere düzeltme beyannamesi verilmeyecek ilk verilen beyannamede iade talebi geri çekildikten sonra konuyla ilgili vergi dairesine dilekçe ile bilgi verilmesi gerekmektedir.

Kurumlar Vergisi Yönünden Uygulamalar

Kurumlar Vergisi Kanununun 32. maddesinde kurumlar vergisi oranları belirlenmiştir. 7456 Sayılı Kanun 21. maddesinde kurumlar vergisi oranında artış yapılmış, söz konusu artışla birlikte şirketlere ilave vergi yükü gelmişti. Yapılan değişiklikle kurumlar vergisi oranı 5 puan artırılmıştır. Başta finans kuruluşları olmak üzere, belirli bazı sektörlerde kurumlar vergisi %25’den %30’a, diğer kurumlarda %20’den %25’e yükseltilmişti. 7456 Sayılı Kanun’la Kurumlar Vergisi oranında artış yapılmakla birlikte, ihracatçı şirketlerin ihracat faaliyetlerinden elde ettikleri gelirlere uygulanan kurumlar vergisi oranında yapılan 1 puanlık indirim de 5 puana çıkarılmış ve ihracat yapan kurumların teşvik edilmesi sağlanmıştı.   Söz konusu düzenleme yut dışına ihracat yapan tüm firmaların ihracattan elde ettikleri kazançlara uygulanmaktadır.

Kurumlar vergisi genel tebliğinde konuya ilişkin açıklamalar yapılmış olup örnekler de yer almaktadır. 

İhracat yapan kurumlar, gerek mal gerekse hizmet ihraçlarından elde ettikleri kazançlarına münhasır olmak üzere ilgili dönemde geçerli olan kurumlar vergisi oranını 5 puan indirimli uygulayabileceklerdir. Bu uygulamada hizmet ihracı, yurt dışındaki bir müşteri için yapılan ve yurt dışında faydalanılan hizmetleri kapsamaktadır.

Karşılıklı olmak şartıyla uluslararası roaming anlaşmaları çerçevesinde yurt dışındaki müşteriler için Türkiye’de verilen roaming hizmetlerinden elde edilen kazançlara da oranın 5 puan indirimli uygulanması mümkündür.

Mükelleflerin, ihracat faaliyetlerinin yanı sıra diğer faaliyetlerinden elde ettiği kazançlarının da bulunması halinde, ihracattan kaynaklanan ve 5 puan indirim uygulanacak matrah, ihracattan elde edilen kazancın ticari bilanço karına oranlanması suretiyle tespit edilecek, 5 puan indirim uygulanacak kazanç tutarının gerek ihracattan elde edilen kazancı gerekse ilgili dönem safi kurum kazancını aşamayacaktır. 

Mükelleflerin ihracat faaliyetinden elde ettiği kazancın ticari bilanço karından fazla olması halinde safi kurum kazancını aşmamak kaydıyla ihracat faaliyetinden elde edilen kazancın tamamına 5 puan indirim uygulanabilecektir.

                                                                                    İhracat faaliyetinden elde edilen kazanç             

İndirimli oran uygulanacak matrah= Matrah x  -------------------------------------------------------

                                                                                             Ticari bilanço karı (TBK)

Şeklinde tespit edilecektir.

Ayrıca, Kurumlar Vergisi Kanununun 32 nci maddesinin yedinci fıkrasının uygulamasında yurt dışından satın alınan malların Türkiye’ye girmeksizin başka bir ülkedeki müşteriye satılmak suretiyle ihraç edilmesi halinde de bu faaliyetten elde edilen kazanç için 5 puan indirimden yararlanılabilecektir. Yurt içinden, serbest bölgeler ile gümrüksüz satış mağazalarında satılmak üzere bu mağazalara yapılan satışlar da ihracat olarak kabul edilecek ve bu faaliyetten elde edilen kazançlara 5 puan indirim uygulanabilecektir.

Kurumlar vergisi mükellefleri kurumlar vergisi oranını; ihracat faaliyetlerinden elde ettikleri kazançlarına 5 puan, üretim faaliyetlerinden elde ettikleri kazançlarına ise 1 puan indirimli şekilde uygulayabileceklerdir.

İhraç kayıtlı satış yapan firmalarda normal şartlarda 5 puanlık indirimden doğrudan faydalanmalarına imkan tanınmamaktadır. Diğer taraftan aracılı ihracat sözleşmesine dayanarak imalatçı veya tedarikçi kurumların, dış ticaret sermaye şirketleri veya sektörel dış ticaret şirketleri üzerinden gerçekleştirdikleri ihracat faaliyetlerinden elde ettikleri kazançları için de kurumlar vergisi oranını 5 puan indirimli şekilde uygulamalarına imkan tanınmaktadır. Bunun için dış ticaret sermaye şirketleri veya sektörel dış ticaret şirketlerinin belirlenmesi, belirleme yapılırken 8/12/2004 tarihli ve 25664 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Dış Ticaret Sermaye Şirketi Statüsüne İlişkin Tebliğe (İhracat: 2004/12)’in uygun olması gerekmektedir. İmalatçı veya tedarikçi kurumlar tarafından dış ticaret sermaye şirketleri veya sektörel dış ticaret şirketleri üzerinden gerçekleştirilen ihracat faaliyetlerinde ise tanzim edilmiş bir aracılı ihracat sözleşmesinin varlığı şart olup, kazancın bu sözleşme kapsamındaki faaliyetlerden elde edilmiş olması gerekmektedir.

SONUÇ

İhraç kayıtlı satışlar, hem üretici hem de ihracatçı firmalar açısından önemli vergi avantajları sağlayan, dış ticaretin teşvikine yönelik özel bir uygulamadır. Katma Değer Vergisi (KDV) Kanunu’nun 11/1-c maddesi kapsamında düzenlenen bu sistemde, üreticiler ürünlerini KDV’siz olarak ihracatçılara teslim etmekte, böylece ihracatçıların KDV yükü taşımadan ürün temin etmeleri sağlanmaktadır. Bu uygulama, ihracatçının nakit akışını iyileştirirken, üreticiye de iade veya indirim yoluyla finansal yükünü hafifletme imkânı sunmaktadır.

Ancak, bu sistemden sağlıklı şekilde faydalanabilmek için gerek mükellefiyet şartları gerekse belge düzeni ve beyan süreçlerine dikkat edilmesi büyük önem taşımaktadır. Özellikle KDV beyannamesinde yapılan doğru bildirimler ve süresi içinde gerçekleştirilen ihracat işlemleri, hem tecil-terkin mekanizmasının doğru işlemesini sağlar hem de cezai yaptırımlarla karşılaşılmasının önüne geçer. Ayrıca, ürünlerin ÖTV’ye tabi olması gibi durumlar, KDV iadesine ilişkin özel hükümleri beraberinde getirmekte ve dikkatli muhasebe uygulamaları gerektirmektedir.

Öte yandan, kurumlar vergisi yönünden ihracat faaliyetlerinden elde edilen kazançlara yönelik uygulanan 5 puanlık vergi indirimi, ihracatçı firmalar için önemli bir teşvik unsurudur. Bu teşvikten doğrudan faydalanamayan imalatçı veya tedarikçilerin de dış ticaret sermaye şirketleri aracılığıyla ve geçerli bir aracılı ihracat sözleşmesi kapsamında dolaylı olarak bu avantajdan yararlanabilmeleri mümkündür.

Sonuç olarak, ihraç kayıtlı satışlar; mevzuata uygun yürütüldüğünde hem üretici hem ihracatçı firmaların vergi yükünü azaltan, ihracatı destekleyen ve rekabet gücünü artıran etkin bir araçtır. Ancak uygulamanın karmaşık yapısı, sürekli değişen mevzuat düzenlemeleri ve şekil şartlarının fazlalığı, firmaların bu alanda uzmanlaşmasını ve güncel düzenlemeleri yakından takip etmesini zorunlu kılmaktadır. Bu bağlamda, ihraç kayıtlı satışlarda vergi uygulamalarına ilişkin sürecin doğru yürütülmesi, firmaların mali avantaj sağlamalarının yanı sıra, olası idari yaptırımlardan korunmaları açısından da büyük önem taşımaktadır.