Sizi Arayalım
Birleşme, Bölünme ve Hisse Değişimi Hallerinde Vergi Uygulamaları

MAKALE: 24.10.2025/08

Birleşme, Bölünme ve Hisse Değişimi Hallerinde Vergi Uygulamaları

Centrum Türkiye Kıdemli Müdürü Sn. Nusrettin Akıllı tarafından kaleme alınan bu makale, şirketlerin yeniden yapılanma araçları olan birleşme, bölünme ve hisse değişimi işlemlerinin Türk Ticaret Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanunu bakımından vergisel sonuçlarını bütüncül şekilde ele almaktadır. Tam ve kısmi bölünme hallerinde vergisel istisnalar, zarar mahsubu şartları ve süreklilik koşulu; hisse değişiminde vergisiz yapılandırma şartları somutlaştırılmaktadır. Ayrıca KDVK m.17/4-c istisnası ve indirilecek KDV’nin devri, BSMV istisnası, damga vergisi istisnası gibi diğer vergi kanunlarıyla uyumlu hükümler, emtia/gayrimenkul tescilleri, teşvik/ruhsat devirleri ve özkaynak-kayıt işlemlerindeki özellikli durumlarla birlikte pratik bir kontrol listesi sunulmaktadır.

21.10.2025'te yayımlanan Centrum Time dergimizin 23. sayısında yer alan bu makalemize ve diğer içeriklere buradan ulaşabilirsiniz.

Şirketlerin yeniden yapılanma ihtiyacı, küresel rekabetin artması, teknolojik dönüşüm ve ekonomik krizlerin etkisiyle her geçen gün daha da önem kazanmaktadır. Bu kapsamda, birleşme, bölünme ve hisse değişimi imkanları, şirketlerin varlıklarını korumaları, faaliyetlerini daha etkin yürütmeleri ve sermaye yapısını güçlendirmeleri açısından stratejik araçlar olarak ortaya çıkmaktadır.

Türk Ticaret Kanunu (TTK) ve Kurumlar Vergisi Kanunu (KVK), bu işlemlere ilişkin farklı fakat birbiriyle bağlantılı düzenlemeler getirmektedir. TTK daha çok şirketlerin hukuki yapısını ve ortakların haklarını düzenlerken, KVK işlemlerin vergisel sonuçlarını belirlemektedir. Bu nedenle, yeniden yapılandırma süreçlerinin hem ticaret hukuku hem de vergi hukuku yönünden birlikte ele alınması zorunludur.

Birleşme İşlemleri ve Vergisel Sonuçları

Birleşme, iki veya daha fazla şirketin tek bir bünyede bir araya gelerek bu bünyede faaliyetlerini sürdürmeleri olarak tanımlanabilir. Ekonomik açıdan, birleşme ile ölçek ekonomilerinden faydalanmak, maliyetleri azaltmak, rekabet gücünü artırmak ve piyasada daha etkin bir konuma gelmek hedeflenir. Hukuki açıdan ise birleşme, TTK’da iki şekilde düzenlenmiştir:

  • Kaynaşma (fusion): İki veya daha fazla şirketin infisah ederek yeni bir şirket kurması.
  • İltihak (devralma): Bir şirketin diğerine katılarak varlığını sona erdirmesi.

KVK bakımından birleşme, tasfiyesiz infisah hali olarak kabul edilmekte, ancak bazı durumlarda ‘devir’ olarak nitelendirilerek vergisel avantaj sağlanmaktadır. KVK m. 18 uyarınca birleşme halinde tasfiye karı yerine birleşme karı vergilendirilir. Bu birleşme karı;

  1. Faaliyet karı,
  2. Varlıkların değer artışları,
  3. Şerefiye

unsurlarından oluşabilmektedir.

Bununla birlikte, KVK m. 19 ve m. 20’de belirtilen şartlara uygun gerçekleştirilen devirlerde, birleşmeden doğacak kazançlar hesaplanmaz ve vergilendirilmez. Yani, vergileme ertelenmiş olur. Ancak bu birleşmenin “devir” sayılabilmesi için; her iki kurumun tam mükellef olması, devir işleminin kayıtlı değerler üzerinden yapılması ve tüm aktif ve pasiflerin bir bütün halinde devralınması gerekmektedir.

Birleşmede Vergilendirme

Birleşme sürecinde, birleşen kurumun hesap dönemi başından birleşme tarihine kadar elde ettiği kazançlar vergilendirilir. Birleşilen kurum, birleşme karını birleşmenin gerçekleştiği tarihten itibaren otuz gün içinde beyan etmek zorundadır.

Birleşilen kurumun sorumluluk ve ödevleri kısaca aşağıdaki gibidir:

  • Birleşilen kurum tarafından, birleşen kurumun hesap dönemi başından, birleşmenin ticaret sicilinde tescil edildiği tarihe kadar geçen süreyi kapsayan kıst dönem kurum kazancı, KVK'nın 17 ve 18’inci maddesi gereğince, birleşmenin Ticaret sicilinde tescil edildiği ve sonuçlandığı tarihten itibaren otuz gün içinde birleşen kurumun bağlı olduğu vergi dairesine verilecektir.
  • Birleşilen kurum, birleşen kurumun birleşme nedeniyle oluşan birleşme karını birleşmenin gerçekleşmesinden (birleşilen kurumun sermaye artırımı işleminin tescil ve ilan edildiği tarihten) itibaren 30 gün içinde beyan etmek ve tarh edilecek vergiyi aynı sürede ödemek zorundadır.
  • KVK 'nın 21'inci maddesi hükmü uyarınca birleşilen kurum tarafından, birleşen kurumun tahakkuk etmiş olup henüz vadeleri gelmemiş bulunan vergileri de birleşme karına ilişkin vergiyle aynı sürede ödenecektir.
  • Birleşen kurum tarafından, birleşme işlemine ilişkin beyannamenin verilmesini müteakip birleşme işleminin vergi kanunları yönünden incelenmesinin talep edilmesi gerekmektedir.

Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 18'inci maddesi kapsamında yapılan “vergili” birleşmelerde, birleşilen kuruma intikal eden amortismana tabi iktisadi kıymetler için amortisman ayırma işlemi yeniden (yeni bir iktisadi kıymet iktisabı olarak) başlayacaktır.

Birleşen kurum tarafından itiraz edilen ve itirazı henüz sonuçlanmamış olan tarhiyatlar var ise bu tarhiyatlar için birleşme döneminde karşılık ayrılması gerekmektedir. Birleşme işleminin tamamlanmasından sonra söz konusu ihtilaf aleyhte sonuçlanırsa vergiler karşılık hesabından karşılanacaktır. Lehte sonuçlanması durumunda ise birleşilen kurumun bu değere sermaye artırımı karşılığı sahip olması nedeni ile söz konusu değerin emisyon primine ilave edilmesi gerekmektedir.

Devir Halinde Vergilendirme

Türk Ticaret Kanunu’nda yer alan devir ile Kurumlar Vergisi Kanununun 19. maddesinde yer alan devir kavramları birbirinden farklılık arz etmektedir. KVK'nın 19/1'inci maddesinde, ancak aşağıdaki koşullarla yapılan birleşmelerin "devir" sayılacağı hükme bağlanmıştır:

  • Birleşme sonucunda infisah eden kurum ile birleşilen kurumun tam mükellef olması
  • Münfesih kurumun devir tarihindeki bilanço değerlerinin, birleşilen kurum tarafından bir bütün halinde devralınması ve aynen bilançosuna geçirilmesi

gerekmektedir.

Aksi takdirde KVK’da yer alan birleşme, yani vergili birleşme hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.

Ancak, bir birleşmenin devir sayılacak olması, bu işlemden dolayı hasıl olacak karın (potansiyel değer artışı kazançlarının) kendiliğinden vergi dışı kalması anlamına gelmemekte, vergilendirme bakımından da birtakım koşullara uyulması gerekmektedir.

Kurumlar Vergisi Kanunu, birleşmenin özel bir türünü devir olarak tanımlamakta, tam mükellef kurumlar arasında kayıtlı değerler üzerinden ve kül halinde devralma suretiyle gerçekleştirilen işlemler devir olarak nitelendirilmektedir. KVK'nın 20/1'inci maddesine göre devir tarihi, şirket yetkili kurulunun devre ilişkin kararının Ticaret Sicilinde tescil edildiği tarihtir.

Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 19'uncu maddesine uygun devirlerde aynı Kanun'un 20/1'inci maddesinde öngörülen koşullara uyulduğu takdirde, münfesih kurumun sadece devir tarihine kadar elde ettiği kazançlar vergilendirilir; birleşmeden doğan karlar ise hesaplanmaz ve vergilendirilmez. Söz konusu maddede yer alan şartlar şunlardır:

Münfesih kurum ile birleşilen kurum;

  • Devir tarihi itibarıyla hazırlayacakları ve müştereken imzalayacakları münfesih kuruma ait kurumlar vergisi beyannamesi ile,
  • Devir işleminin hesap döneminin kapandığı aydan kurumlar vergisi beyannamesinin verildiği ayın sonuna kadar geçen süre içerisinde yapılması halinde, münfesih kurumun önceki hesap dönemine ilişkin olarak hazırlayacakları ve müştereken imzalayacakları münfesih kuruma ait kurumlar vergisi beyannamesini

birleşmenin Ticaret Sicili Gazetesi'nde ilan edildiği tarihten itibaren otuz gün içinde münfesih kurumun bağlı bulunduğu vergi dairesine vermek durumundadır.

Birleşilen kurum, münfesih kurumun tahakkuk etmiş ve edecek vergi borçlarını ödeyeceğini ve diğer ödevlerini yerine getireceğini münfesih kurumun birleşme sebebiyle verilecek olan kurumlar vergisi beyannamesinin ekinde vereceği bir taahhütname ile taahhüt etmelidir. Mahallin en büyük mal memuru, bu hususta birleşilen kurumdan ayrıca teminat isteyebilir.

Buna göre, münfesih kurumun devir tarihine kadar olan kazancının vergilendirilebilmesi için, devir tarihi itibarıyla hazırlanan kurumlar vergisi beyannamesinin, devrin Ticaret Sicili Gazetesi'nde ilan edildiği tarihten itibaren otuz gün içinde münfesih kurumun bağlı bulunduğu vergi dairesine verilmesi gerekecektir. Beyanname, münfesih kurum ile devralan kurum tarafından devir tarihi itibarıyla hazırlanacak ve müştereken imzalanacaktır. Bu tarihten sonraki işlemlerden doğan kazanç, devralan kuruma ait olacaktır.

Devir tarihine kadar olan kıst hesap döneminden önceki hesap dönemine ilişkin kurumlar vergisi beyannamesinin verildiği ayın sonuna kadar geçen süre içerisinde devir işlemlerinin de tamamlanmış olması durumunda, devrolan şirketin tüzel kişiliği artık kalmadığından, normalde devrolan kurum tarafından genel esaslara göre verilmesi gereken bu beyannamenin de devre ilişkin olarak verilecek kıst dönem kurumlar beyannamesi ile birlikte verilmesi gerekmektedir. Söz konusu beyannameler de münfesih kurum ve devralan kurum tarafından müştereken imzalanacaktır.

Devralan kurum, münfesih kurumun tahakkuk etmiş ve edecek vergi borçlarını ödeyeceğini ve diğer ödevlerini yerine getireceğini, münfesih kurumun devir sebebiyle verilecek olan kurumlar vergisi beyannamesinin ekinde vereceği bir taahhütname ile taahhüt edecektir.

Verilecek beyannamelerin ekine söz konusu taahhütname ile devre ilişkin bilançonun ve gelir tablosunun eklenmesi gerekmektedir. Öte yandan, geçici vergi beyannamesinin verilme süresinden önce aynı döneme ilişkin olarak devir işlemleri nedeniyle kurumlar vergisi beyannamesi verilmesi halinde, bu dönem için ayrıca geçici vergi beyannamesi verilmeyecektir. Devir nedeniyle münfesih hale gelen kurumun, devir tarihine kadar ödediği geçici vergiler, devir dolayısıyla vergilenecek devir öncesi kazanç üzerinden hesaplanacak kurumlar vergisinden mahsup edilebilecektir. Mahsup edilemeyen tutarın kalması halinde, bu tutar birleşilen kurumun kurumlar vergisinden mahsup edilecektir.

KVK'nın 21/3-a maddesi uyarınca devirlerde, münfesih kurum adına kıst döneme ilişkin (hesap dönemi başından devrin gerçekleştiği tarihe kadar geçen süreye ilişkin) tahakkuk eden vergilerin, devralan kurumun devrin gerçekleştiği hesap dönemine ilişkin kurumlar vergisi beyannamesinin verildiği ayın sonuna kadar devralan kurumlarca ödenmesi gerekmektedir.

Devralan kurumların, münfesih kurumlara ait vergileri kendi vergileri ile birlikte aynı sürede ödemeleri gerekecektir. Özel hesap dönemi tayin edilen kurumların da kurumlar vergisi beyannamelerini verdikleri ayın sonuna kadar münfesih kuruma ait tahakkuk eden vergileri ödemeleri gerekir.

Devir ve Birleşme Halinde Özellikli Durumlar

Devir tarihi öncesinde KVK’nun 5/1-e maddesinde yer alan istisnadan yararlanılması ve kazancın özel fona alınması, daha sonra 5 yıllık süre dolmadan KVK 19. maddesine uygun bir şekilde devir işleminin yapılması halinde, özel fonun işletmeden çekildiği gerekçesiyle herhangi bir vergilendirme söz konusu olmayacaktır.

Ayrıca KVK’nun 5/1-e maddesi kapsamında istisna şartlarından olan 2 yıl aktifte bulunma şartının tespitinde, devir tarihi öncesinde devrolan kurumda geçen sürelerin de dikkate alınması gerekmektedir.

Bir kurumun kendisinde iştiraki bulunan veya iştirak ettiği başka bir kurumu kül halinde devralması nedeniyle kurum bünyesinde yapacağı sermaye artışının, söz konusu iştirak paylarına isabet eden tutarda daha az gerçekleşmesi KVK 'nın 19'uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen şartların ihlali anlamına gelmemektedir.

Yine, iştirakler hesabında yer alan değerin, iştirak hisselerinin itibari değerine eşit olmaması halinde aradaki müspet veya menfi farkın kurumun vergiye tabi kazancının tespiti ile ilgilendirilmeksizin geçici hesaplarda izlenmesi ve bu geçici hesapların vergiye tabi kurum kazancının tespiti ile ilişkilendirilmeksizin kurum kayıtlarında sona erdirilmesi mümkün bulunmaktadır.

Devir halinde, devrolan firmanın geçmiş yıl zararları, devralan firma tarafından indirilebilmektedir. Ancak bunun için bazı şartlar bulunmaktadır,

  • İndirime konu edilecek geçmiş yıl zararları, devralınan özkaynak tutarından daha fazla olamayacaktır. Yani devralınan şirketin özkaynakları toplamı sıfır veya negatif ise zarar mahsubu mümkün değildir.
  • Devralınan kurumların son 5 yıla ilişkin kurumlar vergisi beyannamelerinin kanuni süresinde verilmiş olması gerekmektedir.
  • Devir neticesinde zarar mahsubu yapacak devralan kurumun, aynı faaliyete devrin meydana geldiği hesap döneminden itibaren en az 5 yıl süreyle devam etmesi gerekmektedir.

Devir ve birleşme hallerinde, devrolan şirkete ait gayrimenkullerin devralan şirket adına tapuda tescil ettirilmesi gerekmektedir.

İş ve kredi sözleşmelerinde ise, işlemi akdin diğer tarafına bildirim yeterli olup, sözleşmelerde herhangi bir değişiklik yapılmasına ihtiyaç bulunmamaktadır.

Birleşen kuruma ait yatırım teşvik belgesi, inşaat ruhsatı, maden ruhsatı vb. imtiyaz hak ve ruhsatları birleşilen kuruma geçeceği için, ilgili makamlara gerekli bilgi-belge verilmek suretiyle vize alınması gerekmektedir.

Birleşme ve Devir İşlemleri Arasındaki Farklar Özet Tablosu

 

Birleşme

Devir

Zarar mahsubu

Mümkün değil

Mümkün

Amortisman

Alış değeri üzerinden yeniden amortisman ayrılabilecektir.

Bakiye değerleri kalan amortisman süresinde amortismana tabi tutulacaktır

Özel fonlar

Vergiye tabi

Vergiye tabi değil

KDV

KDV istisnası bulunmadığından vergiye tabidir.

KDVK 17/4-c gereği KDV'den istisnadır. Yüklenilen KDV devralan tarafından indirim konusu yapılabilir. Bunun için vergi incelemesi gerekmektedir.

Harç ve damga vergisi

İstisna

İstisna

Bölünme İşlemleri ve Vergisel Sonuçları

Bölünme, şirketlerin ekonomik amaçlara daha uygun bir yapıya kavuşmaları amacıyla başvurulan bir yeniden yapılanma yöntemidir. Bu işlem neticesinde, şirketlerin ekonomik amaçlara uygun olarak, işletmelerin bünyesinde yürütülen birden çok hizmet veya üretim faaliyetinin ayrıştırılarak mevcut hantal yapılarından kurtulmaları, anlayış veya görüş farklılığı olan ortakların ortaklıklarının ayrıştırılması, yeni oluşturulacak üretim ve hizmet işletmelerinin belli alanlarda yoğunlaşarak uzmanlaşması, ölçek ekonomisinden yararlanarak verimli ve karlı kuruluşlar yaratılmasına imkan sağlanarak, şirketlerin yeniden yapılandırılmasında önlerinin açılması amaçlanmaktadır.

TTK ve KVK’da tam bölünme ve kısmi bölünme olmak üzere iki tür düzenlenmiştir.

  • Tam Bölünme: Bir şirketin tüm malvarlığının kayıtlı değerleri üzerinden iki veya daha fazla şirkete devrolunması ve şirketin tüzel kişiliğinin sona ermesidir.
  • Kısmi Bölünme: Şirketin malvarlığının bir kısmının devrolunması, şirketin tüzel kişiliğinin ise devam etmesidir. İştirak hisseleri ile üretim veya hizmet işletmeleri kısmi bölünme kapsamında devredilir.

Tam Bölünme

Kurumlar vergisi kanununa göre tam bölünmenin şartları aşağıda yer almaktadır.

  • Bölünen şirketin tam mükellef bir sermaye şirketi olması,
  • Bölünme sonrası mevcut veya yeni kurulacak tam mükellefiyete tabi iki veya daha fazla tam mükellef sermaye şirketi oluşması,
  • Mal varlıklarının, alacak ve borçların kayıtlı değerleri üzerinden devredilmesi,
  • Bölünen şirket ortaklarına, mevcut veya yeni kurulacak şirketin iştirak hisselerinin verilmesi (Tam bölünme sonucunda devredilen şirketin ortaklarına verilecek iştirak hisselerinin itibari değerinin %10'una kadarlık kısmının nakit olarak ödenmesi mümkündür.)

KVK'nın 20/2'nci maddesinde öngörülen koşullara uyulduğu takdirde, bölünme suretiyle münfesih hale gelen kurumun sadece bölünme tarihine kadar elde ettiği kazançlar vergilendirilmekte, doğrudan doğruya bölünmeden doğan karlar hesaplanmamakta ve vergilendirilmemektedir. Söz konusu maddede yer alan şartlar şunlardır:

  • Bölünen kurum ile bu kurumun varlıklarım devralan kurumlar, bölünme tarihi olan şirket yetkili kurulunun bölünmeye ilişkin kararının Ticaret Sicilinde tescil edildiği tarih itibarıyla hazırlayacakları ve müştereken imzalayacakları bölünen kuruma ait kurumlar vergisi beyannamesi ile bölünme işleminin hesap döneminin kapandığı aydan kurumlar vergisi beyannamesinin verildiği ayın sonuna kadar geçen süre içerisinde yapılması halinde, bölünen kurumun önceki hesap dönemine ilişkin olarak hazırlayacakları ve müştereken imzalayacakları bölünen kuruma ait kurumlar vergisi beyannamesini, bölünmenin Ticaret Sicili Gazetesi'nde ilan edildiği tarihten itibaren otuz gün içinde bölünen kurumun bağlı olduğu vergi dairesine vereceklerdir.
  • Bölünen kurumun varlıklarını devralan kurumlar, bölünen kurumun bölünme tarihine kadar tahakkuk etmiş ve edecek vergi borçlarından müteselsilen sorumlu olacaklarını ve diğer ödevlerini yerine getireceklerini, bölünen kurumun bölünme nedeniyle verilecek olan kurumlar vergisi beyannamesine ekleyecekleri bir taahhütname ile taahhüt ederler. Mahallin en büyük mal memuru, bu hususta bölünen kurum ile bu kurumun varlıklarını devralan kuramlardan teminat isteyebilecektir.

Tam bölünmelerde, kıst döneme ilişkin münfesih kurumun kurumlar vergisi beyannamesi bölünme tarihinden itibaren 30 gün içinde verilecek olmakla beraber, bu beyannameye göre hesaplanan verginin ödenmesi için daha uzun bir süre tanınmıştır. KVK'nın 21/3-a maddesine göre, münfesih kurum adına kıst döneme ilişkin tahakkuk eden vergilerin, birleşilen kurumun bölünmenin gerçekleştiği hesap dönemine ilişkin kurumlar vergisi beyannamesinin verildiği ayın sonuna kadar devralan kurumlarca ödenmesi gerekmektedir.

KVK 'nın 20 ve 21'inci maddelerinde yer alan düzenlemeler uyarınca, bölünme işleminin, hesap döneminin kapandığı aydan kurumlar vergisi beyannamesinin verildiği ayın sonuna kadar geçen süre içerisinde yapılması halinde, bölünen (münfesih) kurumun önceki hesap dönemine ilişkin kurumlar vergisi beyannamesi ile bölünme işlemine ilişkin beyannamenin, bölünen kurum ve bu kurumun varlıklarını devralan kurumlar tarafından müştereken imzalanarak münfesih kurumun bağlı bulunduğu vergi dairesine bölünmenin gerçekleştiği tarihi takip eden otuz gün içinde verilmesi gerekmektedir. Ancak bu durumda, kıst döneme ilişkin beyannameden farklı olarak, kıst dönemden önceki döneme ait olan kurumlar vergisi beyannamesine göre hesaplanan vergilerin beyanname verme süresi içinde ödemesi gerekecektir.

Bölünme beyannamesine, ayrıca bölünme bilançosu ve gelir tablosu, bölünme sözleşmesi ve bölünen kurumun varlıklarını devralan kurumların yeni sermaye yapısını gösteren Ticaret Sicil Müdürlüğü yazısının birer örneği eklenecektir.

Geçici vergi beyannamesinin verilme süresinden önce aynı döneme ilişkin olarak tam bölünme işlemleri nedeniyle kurumlar vergisi beyannamesi verilmesi halinde, bu dönem için ayrıca geçici vergi beyannamesi verilmeyecektir.

KVK'nın 9/1-a maddesine göre, tam bölünme halinde, varlıkları devralan kurumlar, kendi bünyelerinde oluşan zararların yanı sıra tam bölünme işlemi sonucu bölünen kurumun devralınan öz sermaye tutarını geçmeyen ve devralınan kıymetle orantılı zararlarını da kazançlarından indirebileceklerdir.

Bölünme halinde zarar mahsubunun yapılabilmesi için,

  • Bölünen kurumların son 5 yıla ilişkin kurumlar vergisi beyannamelerinin kanuni süresinde verilmiş olması,
  • Bölünme neticesinde varlıkları devralan ve dolayısıyla zarar mahsubu yapacak kurumların, aynı faaliyete bölünmenin meydana geldiği hesap döneminden itibaren en az 5 yıl süreyle devam etmesi

gerekmektedir.

Şartların ihlali halinde zarar mahsubu olanağı ortadan kalkacağından gerekli düzeltme işlemi yapılacak; yersiz zarar mahsubu nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler için vergi ziyaı doğmuş sayılacaktır.

Kısmi Bölünme

Kısmi bölünme, KVK'nın 19/3-b maddesinde, tam mükellef bir sermaye şirketi veya sermaye şirketi niteliğindeki yabancı bir kurumun Türkiye'deki işyeri ya da daimi temsilcisinin bilançosunda yer alan ve en az iki tam yıl süreyle elde tutulan iştirak hisseleri ya da sahip oldukları üretim veya hizmet işletmelerinin bir veya birkaçının mevcut veya yeni kurulacak tam mükellef bir sermaye şirketine kayıtlı değerleri üzerinden ayni sermaye olarak konulması şeklinde tanımlanmıştır.

Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 19'uncu maddesine göre gerçekleşen kısmi bölünme işlemlerinden doğan karlar hesaplanmaz ve vergilendirilmez. Kısmi bölünme işlemlerinde, bölünen kurumun bölünme tarihine kadar tahakkuk etmiş ve edecek vergi borçlarından, bölünen kurumun varlıklarını devralan kurumlar, devraldıkları varlıkların emsal bedeli ile sınırlı olarak müteselsilen sorumlu olurlar.

Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 9'uncu maddesinde, kısmi bölünme işlemlerinde zarar mahsubuna ilişkin herhangi bir hükme yer verilmemiştir. Bu nedenle kısmi bölünmede, bölünen kurumdan devralan kuruma zarar intikali öngörülmediğinden, geçmiş yıl zararlarının hiçbir şekilde devredilmesi mümkün değildir.

Kısmi bölünmede devredilen varlıklara karşılık edinilen devralan şirket hisseleri, devreden şirkette kalabileceği gibi, doğrudan bu şirketin ortaklarına da verilebilir. İştirak hisselerinin Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 19/3-b maddesine göre devrinde, devralan şirketin hisselerinin devreden şirketin ortaklarına verilmesi halinde, devredilen iştirak hisselerine ilişkin borçların da devri zorunludur.

KVK'nın kısmi bölünmeye ilişkin hükümleri dar mükellef kurumlar için de geçerlidir. Ancak devralan kurum tarafından devralınan değerlere karşılık olarak verilen iştirak hisseleri dar mükellef kurumun Türkiye'deki işyeri veya daimi temsilcisinin aktifine kaydedilecektir.

Hisse Değişimi

KVK'nın 19/3-c maddesinde, hisse değişimi ile ilgili olarak; "Tam mükellef bir sermaye şirketinin, diğer bir sermaye şirketinin hisselerini, bu şirketin yönetimini ve hisse çoğunluğunu elde edecek şekilde devralması ve karşılığında bu şirketin hisselerini devreden ortaklarına kendi şirketinin sermayesini temsil eden iştirak hisselerini vermesi, bu Kanunun uygulanmasında hisse değişimi hükmündedir. Hisseleri devralınan şirketin ortaklarına verilecek iştirak hisselerinin itibari değerinin % 10'una kadarlık kısmının nakit olarak ödenmesi, işlemin hisse değişimi sayılmasına engel değildir." hükmüne yer verilmiştir.

KVK'nın 19/3-c maddesinde yer alan hükümlerden hareketle, hisse değişiminin şartları aşağıdaki gibi sıralanabilir.

  • Tam mükellef bir sermaye şirketi (anonim, limited ve eshamdı komandit şirket) diğer bir sermaye şirketinin (tam mükellef olma şartı bulunmamaktadır) hisselerini devralacaktır.
  • Hisseleri devralan şirket, diğer şirketin yönetimini ve hisse çoğunluğunu elde edecektir.
  • Devir karşılığında devralan şirket, kendi sermayesini temsil eden iştirak hisselerini diğer şirketin hisselerini devreden ortaklarına verecektir.
  • Hisseleri devralınan şirketin ortaklarına verilecek iştirak hisselerinin itibari değerinin % 10'una kadarlık kısmı nakit olarak ödenebilecektir.

Yapılan düzenleme, iki şirketin hisselerinin karşılıklı değişimini öngörmektedir. Bu değişimin vergisiz yapılabilmesi için hisseleri toplayan tam mükellef şirketin, bu işlemin sonucunda hisselerini topladığı şirketin yönetimini ve hisse çoğunluğunu elde etmesi gerekmektedir. Bu iki şart bir arada aranacaktır.

KVK'nın 20/3'üncü maddesine göre, yukarıdaki şartlarla yapılan ve hisse değişimi olarak adlandırılan işlemlerden doğan karlar hesaplanmaz ve vergilendirilmez. 

Diğer Kanunlar

Katma Değer Vergisi

Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 17-4/c maddesine göre, Kurumlar Vergisi Kanunu'na göre yapılan devir ve bölünme işlemleri katma değer vergisinden müstesna olup, bu kapsamda vergiden istisna edilen işlemler bakımından Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 30/1-a maddesi hükmü (vergiye tabi olmayan veya vergiden istisna edilmiş bulunan malların teslimi ve hizmet ifası ile ilgili alış vesikalarında gösterilen veya bu mal ve hizmetlerin maliyetleri içinde yer alan katma değer vergisinin indirilemeyeceği hükmü) uygulanmaz. İşlem sonunda faaliyetini bırakan, bölünen veya infisah eden mükelleflerce yüklenilen ve indirilemeyen vergiler, faaliyete başlayan veya devir ve bölünme sonrasında devredilen veya bölünen kurumların varlıklarını devralan mükellefler tarafından mükerrer indirime yol açmayacak şekilde indirim konusu yapılır.

BSMV

6802 Sayılı Gider Vergileri Kanunu'nun 29'uncu maddesinin (s) bendi uyarınca, Kurumlar Vergisi Kanunu'na göre yapılan birleşme, devir, bölünme ve hisse değişimi işlemlerinden doğan kazançlar banka ve sigorta muameleleri vergisinden müstesnadır.

Damga Vergisi

488 sayılı Damga Vergisi Kanunu'na ekli "Damga Vergisinden İstisna Edilen Kağıtlar" başlıklı (2) sayılı tablonun "IV-Ticari ve medeni işlerle ilgili kağıtlar" başlığını taşıyan bölümünde yer alan (17) numaralı madde uyarınca, Kurumlar Vergisi Kanunu'na göre yapılan birleşme, devir ve bölünmeler nedeniyle düzenlenen kağıtlar damga vergisinden istisna edilmiştir.

Sonuç

Birleşme, bölünme ve tür değiştirme işlemleri, hem şirketler hukuku hem de vergi hukuku bakımından çok boyutlu sonuçlar doğurmaktadır. Ekonomik açıdan bu işlemler şirketlere büyüme, maliyet avantajı ve rekabet gücü sağlarken; vergisel açıdan da erteleme ve muafiyet gibi avantajlar sunmaktadır.

Ancak, bu avantajlardan yararlanabilmek için mevzuatta öngörülen şartlara titizlikle uyulması gerekir. Özellikle zarar mahsubu, taşınmaz devri ve iştirak ilişkileri gibi konuların dikkatle planlanması gerekir. Aksi halde, mükellefler hem ciddi vergi yükleriyle karşılaşabilir hem de yargı süreçlerine konu olabilecek ihtilaflarla uğraşmak zorunda kalabilir.

Sonuç olarak, şirketlerin yeniden yapılandırılması sürecinde TTK ve KVK hükümlerinin bir bütün olarak değerlendirilmesi ve uygulamanın dikkatle yürütülmesi büyük önem taşımaktadır.